deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ bahis siteleri casino siteleri

Ahmet Ersöyleyen
Köşe Yazarı
Ahmet Ersöyleyen
 

YAŞAM DİREKSİYONU KİMİN ELİNDE?

YAŞAM DİREKSİYONU KİMİN ELİNDE? Değerli okurlarım, bu haftaki yazım ailede, okulda, iş ortamında ve sosyal yaşamda gösterdiğimiz davranışlar ve bu davranışlara zemin hazırlayan unsurları ele alacağım. Davranışlarımızın, duygularımızın, kararlarımızın, çelişkilerimizin izdüşümlerinde nelerin etkili olduğunu ortaya koymaya çalışacağım. İnsanın anavatanı çocukluğudur. Kişilerin  ve toplumların davranış biçimlerini, kalıplarını, alışkanlıklarını saptayabilmek için çocukluk dönemini mercek altına almamız bize bazı ipuçları verecektir. Çocukluk döneminde ailelerin iletişim modelleri çocuğun yaşam serüvenini belirlediğini, yaşam tarzını şekillendirdiğini geçen haftaki yazımızda da irdelemiştik. Çocuklar merak ve keşif duygularıyla etrafı, çevreyi, olup biteni gözlemleyip insanları, eşyaları ve olayları anlamlandırmaya çalışırlar. Bilinçli ebeveynler; çocukların bu merak, keşif ve anlamlandırma melekelerini geliştirmek, doğru kanalize etmek için onların öncelikle orijinal ve özgün, doğal olmalarına yardımcı olurlar. Yine bilinçli anne-babalar çocuklarını başka çocuklarla kıyaslama; internetten, tv’den, sosyal medyadan izledikleri videolar üzerinden değerlendirme hatasına düşmezler. Çünkü her çocuk farklı bir karakter, farklı bir kabiliyettir. Dolayısıyla çocuklarının kabiliyetlerini, özgün yönlerini, başarılı olacak alanlarını keşfetmeleri ve bu yönleri ‘’nasıl geliştirebiliriz?’’ telaşına düşmeleri daha doğru olacaktır. Örneğin; çocuk boya kalemini eline aldığında: ‘’Aman çocuğum! O kalemi ne yapacaksın? Şimdi etrafı boyayacaksın, bırak o kalemi!’’ yaklaşımı yerine O kalemle neler yapabileceğini, önüne bir resim defteri koyarak nasıl resim çizebileceğini göstermek olumlu ifadelerle resim çizmeye teşvik etmek ileriki yıllarda resim kabiliyetini geliştirmenin çekirdeklerini oluşturacaktır. Bu çocuk elindeki kalem ile duvarı çizse koltuğu da boyasa sabırla yaklaşmalı, onun merak ve keşif duygusunu köreltmemeliyiz. Çocuğun kendini keşfetme merakını frenleyecek, yeteneklerini-becerilerini engelleyecek iletişim modellerinden uzak durmalı; çocuğun yaşam direksiyonunu çocuğun elinde bırakmalısınız. Siz sadece o direksiyonu nasıl kullanacağı noktasında yardımcı olunuz. Çocuğun keşfetme girişimleri, merakları göz ardı edilmesi ve bu yönlerine ilgisiz kalınması da doğru bir iletişim yöntemi değildir. Örneğin; çalışan anne babanın gün içerisinde çocukla temas kuramaması ya da ilgisiz anne veya babanın çocuğun keşfetme girişimlerine duyarsız kalması; daha somut bir örnekle anne saatlerce komşusuyla sohbet, dedikodu, kahve içimleri yaparken çocuğun tek başına bir yerlerde oyuncaklarını dağıtması, kanepenin altına girmesi, üstüne çıkması gibi ebeveyn müdahalesi ve yönlendirmesi olmadan gelişigüzel oyun aktivitelerinde bulunması da her ne kadar çocuğu serbest bırakmak olarak gözükse de faydalı bir yöntem değildir. Anne baba ya da iyi bir bakıcı çocuğun aktivitelerini gereği kadar yönlendirmeli ve planlamalıdır.  Aksi takdirde kıyaslamalar, dayanaksız beklentiler, özentiler, baskılı yaklaşımlar ya da gelişi güzel serbest bırakmalar çocuğun gelişiminde ileriye dönük olumsuz doneler oluşturacaktır. O halde yaşam direksiyonu dediğimiz hislerin, duyguların, alışkanlıkların kısacası insanı insan yapan tüm davranışların direksiyonunu bireyin doğru bir şekilde elinde tutması ve etkin kullanması çocukluk dönemine bakan kritik durumlarla yakından ilgilidir. İşte bu kritik durumlar bireyin ergenlik ve yetişkinlik dönemini de şekillendirebilir.  Diğer bir durum; anne-babaların ‘’el alem ne der?’’ baskısı ile çocuklarını yetiştirmeleridir. ‘’Ben Çocuğuma sıska dedirtmem!’’ baskısı ile çocuğu yemeye zorlamak yerine sağlıklı beslenmeyi anlatmak daha doğru olacaktır. Sokakta oynamış, çamurlara bulanmış bir çocuğu pataklamak yerine sokak oyunlarına dikkat edilmesi gereken durumları anlatmak daha etkili olacaktır. Evde yemek masası kurulurken, çay servisi yapılırken bardağı düşürür, kırar korkusuyla çocukların yardımcı olmalarını engellemek yerine taşırken dikkatli olmalarını önermek daha faydalı olacaktır. Çocuklar konuşmaya başladıktan sonra özellikle 4-5 yaşlarında soruları bir hayli fazla olacaktır. Buraya lütfen dikkat edelim; yapılan araştırmaya göre 4 yaşındaki bir çocuğun günde ortalama 430 soru sorabildiği saptanmıştır. Eğer çocukların sorularını dikkate almaz, onlara makul ve seviyelerine uygun cevaplar vermez isek onların yaşam direksiyonu koltuklarına başkaları oturacaktır. Bu durum bireylerin çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine de olumsuz yansımaları olacaktır. Yaşam direksiyonu elinde olmayan, hayatın devinimine tribünde seyirci kalan bireyler pasif, edilgen ve taklitçi olma ihtimalleri yüksektir. Kendilerini ifade etmekte zorlanırlar, sosyal-kültürel faaliyetlere katılmak istemezler, istedikleri evlilikleri çoğu zaman yapamazlar, eş seçimlerine bile aileleri karar verir hatta çocuk yapma zamanlarına, eşya seçimlerine, kariyer gelişimlerine bile başkaları müdahale eder. Hangi mesleği seçeceği, hangi partiye oy vereceği başkaları tarafından yönlendirilir. Ne yazık ki kıyafet seçimi ve telefon seçimi gibi basit konularda bile başkalarının etkisi altında kalırlar. Yaşamımızı bilerek, isteyerek, kendi tercihlerimize göre seçerek değil de ‘’el alem ne der’’ doğrultusunda ya da pasif kimlikten kaynaklı başkalarının seçimlerine dayalı, özgünsüz yaklaşımlarla şekillendirmemeliyiz. Çocukluktan yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerine kadar özgün olma, kendin olma, fırsatlarını değerlendirme, varoluş gayemizi anlamlandırma gibi temel gelişimleri elde etmeliyiz. Özgün kimliğimizden ve doğal formumuzdan ödün vermeden elbette çevremizden, akil kişilerden, kitaplardan istifade etmeli; alanında uzman güvenilir kişilerle fikir alışverişlerinde bulunmalıyız. Elde ettiğimiz bilgileri, fikirleri, yönlendirmeleri kendi yaşam tarzımıza doğru bir şekilde adapte etmeliyiz. Bir muhakeme ve mukayese süzgecine sahip olmalıyız. Özellikle medya, satış ve reklam sektörünün hedonist ve kapitalist göndermelerin, aşırı tüketim salık veren yönlendirmelerine, çevre baskısından kaynaklı özenti içeren gereksiz harcamalara kendimizi kaptırmamalıyız. Popüler kültürün dayattığı yaşam tarzı ve akıl çelen tutumlara karşı direksiyonumuzu sıkı tutalım, yanlış ellere kaptırmayalım. Akıl, sağduyu, araştırmaya ve bilimselliğe dayalı yaklaşımlar oluşturalım. Selametle kalın.
Ekleme Tarihi: 01 Haziran 2021 - Salı

YAŞAM DİREKSİYONU KİMİN ELİNDE?

YAŞAM DİREKSİYONU KİMİN ELİNDE?

Değerli okurlarım, bu haftaki yazım ailede, okulda, iş ortamında ve sosyal yaşamda gösterdiğimiz davranışlar ve bu davranışlara zemin hazırlayan unsurları ele alacağım.

Davranışlarımızın, duygularımızın, kararlarımızın, çelişkilerimizin izdüşümlerinde nelerin etkili olduğunu ortaya koymaya çalışacağım.

İnsanın anavatanı çocukluğudur. Kişilerin  ve toplumların davranış biçimlerini, kalıplarını, alışkanlıklarını saptayabilmek için çocukluk dönemini mercek altına almamız bize bazı ipuçları verecektir. Çocukluk döneminde ailelerin iletişim modelleri çocuğun yaşam serüvenini belirlediğini, yaşam tarzını şekillendirdiğini geçen haftaki yazımızda da irdelemiştik. Çocuklar merak ve keşif duygularıyla etrafı, çevreyi, olup biteni gözlemleyip insanları, eşyaları ve olayları anlamlandırmaya çalışırlar. Bilinçli ebeveynler; çocukların bu merak, keşif ve anlamlandırma melekelerini geliştirmek, doğru kanalize etmek için onların öncelikle orijinal ve özgün, doğal olmalarına yardımcı olurlar. Yine bilinçli anne-babalar çocuklarını başka çocuklarla kıyaslama; internetten, tv’den, sosyal medyadan izledikleri videolar üzerinden değerlendirme hatasına düşmezler. Çünkü her çocuk farklı bir karakter, farklı bir kabiliyettir. Dolayısıyla çocuklarının kabiliyetlerini, özgün yönlerini, başarılı olacak alanlarını keşfetmeleri ve bu yönleri ‘’nasıl geliştirebiliriz?’’ telaşına düşmeleri daha doğru olacaktır.

Örneğin; çocuk boya kalemini eline aldığında:

‘’Aman çocuğum! O kalemi ne yapacaksın? Şimdi etrafı boyayacaksın, bırak o kalemi!’’ yaklaşımı yerine

O kalemle neler yapabileceğini, önüne bir resim defteri koyarak nasıl resim çizebileceğini göstermek olumlu ifadelerle resim çizmeye teşvik etmek ileriki yıllarda resim kabiliyetini geliştirmenin çekirdeklerini oluşturacaktır.

Bu çocuk elindeki kalem ile duvarı çizse koltuğu da boyasa sabırla yaklaşmalı, onun merak ve keşif duygusunu köreltmemeliyiz.

Çocuğun kendini keşfetme merakını frenleyecek, yeteneklerini-becerilerini engelleyecek iletişim modellerinden uzak durmalı; çocuğun yaşam direksiyonunu çocuğun elinde bırakmalısınız. Siz sadece o direksiyonu nasıl kullanacağı noktasında yardımcı olunuz. Çocuğun keşfetme girişimleri, merakları göz ardı edilmesi ve bu yönlerine ilgisiz kalınması da doğru bir iletişim yöntemi değildir. Örneğin; çalışan anne babanın gün içerisinde çocukla temas kuramaması ya da ilgisiz anne veya babanın çocuğun keşfetme girişimlerine duyarsız kalması; daha somut bir örnekle anne saatlerce komşusuyla sohbet, dedikodu, kahve içimleri yaparken çocuğun tek başına bir yerlerde oyuncaklarını dağıtması, kanepenin altına girmesi, üstüne çıkması gibi ebeveyn müdahalesi ve yönlendirmesi olmadan gelişigüzel oyun aktivitelerinde bulunması da her ne kadar çocuğu serbest bırakmak olarak gözükse de faydalı bir yöntem değildir. Anne baba ya da iyi bir bakıcı çocuğun aktivitelerini gereği kadar yönlendirmeli ve planlamalıdır.  Aksi takdirde kıyaslamalar, dayanaksız beklentiler, özentiler, baskılı yaklaşımlar ya da gelişi güzel serbest bırakmalar çocuğun gelişiminde ileriye dönük olumsuz doneler oluşturacaktır. O halde yaşam direksiyonu dediğimiz hislerin, duyguların, alışkanlıkların kısacası insanı insan yapan tüm davranışların direksiyonunu bireyin doğru bir şekilde elinde tutması ve etkin kullanması çocukluk dönemine bakan kritik durumlarla yakından ilgilidir. İşte bu kritik durumlar bireyin ergenlik ve yetişkinlik dönemini de şekillendirebilir.

 Diğer bir durum; anne-babaların ‘’el alem ne der?’’ baskısı ile çocuklarını yetiştirmeleridir. ‘’Ben Çocuğuma sıska dedirtmem!’’ baskısı ile çocuğu yemeye zorlamak yerine sağlıklı beslenmeyi anlatmak daha doğru olacaktır. Sokakta oynamış, çamurlara bulanmış bir çocuğu pataklamak yerine sokak oyunlarına dikkat edilmesi gereken durumları anlatmak daha etkili olacaktır. Evde yemek masası kurulurken, çay servisi yapılırken bardağı düşürür, kırar korkusuyla çocukların yardımcı olmalarını engellemek yerine taşırken dikkatli olmalarını önermek daha faydalı olacaktır.

Çocuklar konuşmaya başladıktan sonra özellikle 4-5 yaşlarında soruları bir hayli fazla olacaktır. Buraya lütfen dikkat edelim; yapılan araştırmaya göre 4 yaşındaki bir çocuğun günde ortalama 430 soru sorabildiği saptanmıştır. Eğer çocukların sorularını dikkate almaz, onlara makul ve seviyelerine uygun cevaplar vermez isek onların yaşam direksiyonu koltuklarına başkaları oturacaktır. Bu durum bireylerin çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine de olumsuz yansımaları olacaktır. Yaşam direksiyonu elinde olmayan, hayatın devinimine tribünde seyirci kalan bireyler pasif, edilgen ve taklitçi olma ihtimalleri yüksektir. Kendilerini ifade etmekte zorlanırlar, sosyal-kültürel faaliyetlere katılmak istemezler, istedikleri evlilikleri çoğu zaman yapamazlar, eş seçimlerine bile aileleri karar verir hatta çocuk yapma zamanlarına, eşya seçimlerine, kariyer gelişimlerine bile başkaları müdahale eder. Hangi mesleği seçeceği, hangi partiye oy vereceği başkaları tarafından yönlendirilir. Ne yazık ki kıyafet seçimi ve telefon seçimi gibi basit konularda bile başkalarının etkisi altında kalırlar. Yaşamımızı bilerek, isteyerek, kendi tercihlerimize göre seçerek değil de ‘’el alem ne der’’ doğrultusunda ya da pasif kimlikten kaynaklı başkalarının seçimlerine dayalı, özgünsüz yaklaşımlarla şekillendirmemeliyiz. Çocukluktan yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerine kadar özgün olma, kendin olma, fırsatlarını değerlendirme, varoluş gayemizi anlamlandırma gibi temel gelişimleri elde etmeliyiz. Özgün kimliğimizden ve doğal formumuzdan ödün vermeden elbette çevremizden, akil kişilerden, kitaplardan istifade etmeli; alanında uzman güvenilir kişilerle fikir alışverişlerinde bulunmalıyız. Elde ettiğimiz bilgileri, fikirleri, yönlendirmeleri kendi yaşam tarzımıza doğru bir şekilde adapte etmeliyiz. Bir muhakeme ve mukayese süzgecine sahip olmalıyız. Özellikle medya, satış ve reklam sektörünün hedonist ve kapitalist göndermelerin, aşırı tüketim salık veren yönlendirmelerine, çevre baskısından kaynaklı özenti içeren gereksiz harcamalara kendimizi kaptırmamalıyız. Popüler kültürün dayattığı yaşam tarzı ve akıl çelen tutumlara karşı direksiyonumuzu sıkı tutalım, yanlış ellere kaptırmayalım. Akıl, sağduyu, araştırmaya ve bilimselliğe dayalı yaklaşımlar oluşturalım.

Selametle kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Abdul Ergün
(01.06.2021 21:58 - #140)
Hocam teşekkür ederiz emeğine sağlik
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Levent Demir
(02.06.2021 09:53 - #144)
Güçlü bir nesil yetiştirmek için önemli noktalara değinilmiş. Tebrikler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
ZEKİ ALBAYRAK
(03.06.2021 11:10 - #149)
Kaleminize sağlık hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.