Araklı'nın çöplük yapılmasıyla ilgili ilk teşebbüslerin 2006 yılında Turup Ormanı üzerinden şekillendirilmeye başlandığını önceki yazımızda ifade etmiştik. Araklı'nın çöplüğe çevrilmek istenmesinin ikinci adımı ise Taşönü (Pirki)’ye yönelik olarak ve Trabzon ile Rize'nin ortak çöplük yapma teşkilatı TRABRİKAP üzerinden yürütülüyor. Buna göre Trabzon ile Rize'nin toplanacak tüm çöpü burada yakıldıktan sonra Pirki’deki taş ocağı sahasına doldurulacaktır.
Pirki'de Tarih
Çöp deposu yapılacak Pirki Mahallesinin çok güzel bir mahalle olduğunu ve ciddi bir tarihi mirasa sahip olduğunu öncelikle belirtmeliyim. Pirki'nin Yanbolu vadisine yüksek kottan bakan konumu ise bir fevkaladeliktir. Pirki'den çıkan taşlarla yapılmış mezarlıklar ve eski evler Pirki'ye bir açık hava müzesi özelliği katmaktadır. Öte yandan Pirki, Birinci Dünya Savaşı yıllarında yoğun Türk-Rus çarpışmalarının yaşandığı bir mıntıkadır. Hem Karadere ve hem de Yanbolu vadisini gören bir noktada olması nedeniyle bir harp alanıdır. Muhtemel şehidlerin de olduğu bir mahaldir. Tüm bunlarla birlikte, Çimento Fabrikası için açılan ocağın ilk zamanlarında yapılan sondaj sırasında bir timsah iskeletine rastlanmasına ve bu iskeletin Ankara'daki Çimento Genel Müdürlüğü müzesine götürülmesine bakıldığında, Pirki'nin eski çağlara ait özellikleriyle tarihe ışık tutacak bir nitelik taşıdığı görülebilmektedir. Bu bilginin kaynağı olarak ise merhum Pirkili mühendis merhum Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu gösterilir. Pirki'nin bir de yok edilen tarihi mirası var tabi. Pirki'de 1970'li yıllarda açılan ve Trabzon Çimento'ya malzeme çıkarılan taş ocağı nedeniyle büyük heyelanlar meydana gelmiştir. 1843 tarihli Pirki Camii ve eski okul, taş ocağında yapılan patlatmalarla 22 Ekim 2006'da meydana gelen büyük heyelanlar sonucu maalesef yok olur. Çimento fabrikasınca kullanılan kalker ocağındaki patlatmaların verdiği rahatsızlık nedeniyle köy ahalisinin uzun yıllardan beri huzuru yoktur. Arazilerini çimentoya sattıkları için bin pişman da olmuşlardır. Kalker ocağının hemen yanındaki Sarımollaoğullarına ait tescilli konak ise, ocağın işletmesi sırasında bilinmeyen sebeplerle (!) yanarak enkaza dönüşür. Köy ahalisinin gönlü alınmalıyken yani konağın ve tarihi caminin olduğu yerde restore edilmesi gerekirken, iki yapının yerinden sökülerek Araklı merkezinde yeniden yapılması ile ilgili alınan karar ise bir hayli düşündürücüdür.
Pirki'de Taş Müzesi ve Atölyesi Kurmak
Pirki; maden ocakları, taş ve kireç ocakları ile ciddi taş zanaatkarlarının ve madencilerin yetiştiği bir köy. Pirki Köyü, gerek Bizans gerekse Osmanlı döneminde, daha çok dekoratif işlerde (cami, bina, mezar taşı) kullanılan bir taşın çıkarıldığı bir mevkidir. Hatta Pirki'de çıkarılan Pirki Taşı, tarihte Trabzon ve Batum taraflarına satılmıştır. Pirki'de bulunan bir diğer yer altı kaynağı kireçtir. Pirki'deki maden zenginliği de tarihi süreç boyunca değer taşımış bir konudur. Pirki köyünde, Salacyan Paryah'ın bulduğu manganez madeninin işletme hakkı İtalyan Mösyö Barzili'ye devredilmiştir. Yine aynı köyde “Malta taşı” benzeri beyaz renkli taşlar çıkarılarak bina yapımında kullanılmıştır. Daha sonraları, Pirki Köyündeki manganezin tekrar işletmeye açıldığı ve 1901 yılında bu madenden 12.080 kuruş vergi alındığı anlaşılıyor. Dolayısıyla Pirki bugün sadece jeolojik mağaralarıyla değil, vaktiyle açılmış şimdilerde atıl dev maden galeriyle de turizmi hak etmektedir. Bu özellikler ortadayken, Pirki'deki taş ocağını betonla sıvayıp adeta bir çöp havuzu yapmak reva mıdır? Pirki'de bir taş ve el zanaatları müzesi kurmak, buradaki geleneği canlandırıp ustalar yetiştirmek, taş ve kireç işletmesini yeniden tesis etmek ve esasen Pirki taşını, taş ustalığını tekrar Araklı'ya, Trabzon'a ve Bu Ülke'ye armağan etmek varken; taşıyla ünlü bir bölgeyi çöp deposuna çevirmenin, Pirki taşını, taş ustalığını, manganez madenini, madencilik kültürünü Araklı'nın ve Trabzon'un tarihinden hatta kültüründen ebediyen silmenin vebalini kim üstlenebilir?
Pirkili Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu'na Vefa
Araklı'ya adanmış bir ömür kimdir denilirse, akla ilk gelecek olan şahsiyet merhum Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu'dur (1916-1988). Merhum Ferhat Bey, Araklı üzerine hususi konulara dair çalışmalar yapmış, devlete raporlar hazırlamış, Araklı Karadere-Bayburt yolunun yapımını bir dava haline getirmiş, Karadere üzerinde barajların yapımını 1960'lı yıllardan itibaren bilimsel ve mühendislik gerçekleriyle izah etmeye ve kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Hatta Araklı'da modern bir liman yapılmasına ve Türkiye-İran transitinin Bayburt-Araklı üzerinden sağlanmasına hem teknik hem de üst perdeden gayret etmiştir. Fakat böyle bir şahsiyetin dedesine ait Sarımollaoğlu konağı önce yakılmış ve sonra harap bir şekilde bırakılmıştır. Ömrünü Araklı'ya vakfeden Ferhat Bey'in adı Araklı'da herhangi bir yere de verilememiştir. Dolayısıyla, Karadere'de yapımı süren Araklı-Kaşıkçı Yoluna "Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu Bulvarı" adı verilmeli ve en son olarak dedesinin tescilli konağı, Pirki Camisi ile birlikte ait olduğu yerde acilen ihya edilmelidir. Fakat, Ferhat Bey'e gösterilmesi gereken vefanın esası, onun doğduğu yeri bir çöp deposu haline getirmemek şeklinde olmalıdır. Bu arada, Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu'nun hayatı ve mücadelesinin bir biyografi şeklinde yayınlanması için çalışmalarımız sürmektedir. Trabzon Araklı'ya Adanan Bir Ömür: Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu başlığıyla yayına hazırladığımız kitap çalışmamız için hem Araklı'dan, hem çalıştığı kurumlardan ve hem de aile fertleriyle yaptığımız görüşmelerden elde ettiğimiz malumatlarla birlikte ciddi bir çalışmanın ortaya çıkacağına inanıyoruz.
Pirki Niçin Çöplük Olmamalı?
Sıfır Atık yaklaşımıyla bir çöp tesisi kurmanın yolu, tesisi Pirki tepesine çıkarmak değildir. Yanbolu’dan Santa’ya giden turizm yolunu çöplük yoluna çevirmek değildir. Binlerce kamyona fazladan yakıt yaktırmak, o egzoz gazını Araklı'nın üstünden vadilere salmak, çöp yakacak tesisin çıkaracağı kirli havayla Araklı'yı ve Yanbolu’yu baştan aşağı karbondioksite boğmak yine Sıfır Atık yaklaşımı değildir. Öte yandan, Turup'ta kurulması muhtemel bir turizm tesisinin yanı başına neden dev yakma mekanizmasına sahip çöp tesisi kurulmak istenir? Pirki'de çöp tesisi olarak düşünülen yerin yanındaki evler ÇED Raporunda neden yok edilmiştir? Pirki'de bu kadar ısrar edilmesinde, tamamen ağaçlanmış ve yeşil örtüyle kaplanmış eski taş ocağı çukurunun etkisi nedir? O ocağı çöp artıklarıyla doldurmak göze alındıysa yapılacak iş nasıl sıfır atık olacaktır? Bu ocağı doldurmayı düşünmekle birlikte ocağın altında yer alan ve yüksek turizm değeri taşıyan, sarkıt ve dikitlere sahip tüm jeolojik mağaraların turizme açılmaları gerekirken niçin çöplüğün altında bırakılıyor, tescillenmiyorlar? Taş ocağı tabanında bulunan bu jeolojik mağaraların ağızlarından içlerine doğru beton enjekte etmek ne demektir? Heyelanlı bir bölgede yapılacak depolama tesisinden sızacak artıkların, yarın Araklı’nın tüm yer altı kaynaklarına karışabileceği hesap edilmiş midir? Pirki köyü, binlerce çöp kamyonunun gürültüsü, egzoz gazı ve yakma tesisinin salacağı karbondioksitle yaşanmaz hale gelmeyecek midir? Turizmden başka ciddi geliri olmayan ve tüm coğrafyası bir oksijen deposu işlevi gören Araklı’ya, karbondioksit ve egzoz salacak bir çöp tesisinin vereceği muhtemel tahribat hesap edilmiş midir? Başka endişeler de var tabi ama konunun en önemli sorusu şudur. Çimento malzemesi çıkarılırken en az 30 yıl canından bezdirilen Pirki insanı bir turizm yatırımıyla ödüllendirilmeliyken, niçin çöplükle cezalandırılmakta ve atalarından miras köylerinde huzurla yaşayamaz hale getirilmektedir? Bu arada, çöp tesislerinin Avrupa'da şehir içlerinde olduğundan gururla (!) bahsedenler, sahilden 4 km içeride ve 200 rakımlı Pirki'de tesis kurmak yerine, sahilde mesela Trabzon ile Rize sınırında hatta yerleşimlere yakın bir yerde yapılacak dolgu alanının üzerinde kurulacak sıfır atık amaçlı çöp tesisini istemeli, bunun hem ulaşım maliyetlerine, hem trafiğe ve hem de insan sağlığına faydasını dillendirmelidirler.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanına ve Muhterem Hanımefendiye
Pirki'yle ilgili çöplük kararına, Araklı ile özel ilgisi olan Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın ve "Sıfır Atık" yaklaşımına öncülük eden kıymetli eşleri Hanımefendinin el koymalarını acilen istirham ediyoruz. Çünkü Araklı, Tayyip Bey'e siyasette hatırlı destek vermiştir. Turup'taki çöplük teşebbüslerine daha evvel engel olan Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın, Pirki'deki duruma da engel olacağına yönelik inanç sürmektedir. Dolayısıyla Araklı'nın, Tayyip Bey'den Pirgi konusunda hatıra binaen bir jest beklentisi yüksektir. Pirki'deki yeşil dokuya, tarihe ve kültüre sahip çıkmayı sağlayacak ve çöplüğü öteleyecek yeni bir emirleri beklenmektedir. Ayrıca, Düzköy Çal ve Tokat Ballıca’daki yeraltı mağaralarını turizme kazandıran, kurutulan Gümüşhane Dipsiz Gölü'nü tekrar hayata döndürme kararı dahi alan bu Devlet, ilgili ve merhametli yaklaşımlarını şüphesiz Araklı Pirki'den de esirgemeyecektir. Hatta halen devam eden çöp tesisi ile ilgili inşaat işlemleri hangi aşamada olursa olsun.