deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ bahis siteleri casino siteleri

 

ARAKLI'NIN KALELERİYLE ÜNLÜ MAHALLESİ: KALECİK

Araklı ilçesi, bilindiği üzere büyük beş tarihi kaleyi (Gülişan, Aho, Hyssus, Canayer ve Kalecik kaleleri) bünyesinde barındıran iki bin yıllık bir yerleşim yeri. Bu beş tarihi kale, Araklı gibi bir ilçe için bulunmaz zenginlik. Türkiye'de beş tarihi kaleyi bünyesinde barındıran başka bir ilçe var mı bilemiyorum. Araklı'nın Kalecik Mahallesi ise, bu beş kaleden ikisiyle ilgili. Kalecik'teki iki Roma devri kalesinden biri Canayer Kalesi, diğeri ise Kalecik Kalesi. Mahalleye ismini veren de bu Kalecik Kalesi oluyor. Türkiye'de iki kaleyle iç içe başka bir mahalle var mı, onu da bilmiyorum. Bu kaleler, aynı zamanda önemli tarihi olaylara şahit olmuş yapılar. Hatta Canayer Kalesi, Doğu Roma İmparatoru Heraclius'un 625-626 kışını geçirdiği, oğlu Heraclionas II'nin doğduğu ve Heraklius'un Hazar Türklerinin lideriyle burada görüşüp, Bizans-Hazar ittifakını da gerçekleştirdiği yer olarak biliniyor. Yine Kalecik Kalesi ile Canayer Kalesi esasen birbirini tamamlayan kaleler. Canayer'in lojistik ihtiyaçları, deniz kıyısındaki Kalecik Kalesinden sağlanıp, aradaki tarihi yol ile Canayer'e çıkarılmıştır. Kalecik Kalesi bugün ise bambaşka bir özelliğe sahip. Kalenin üzerine çıktığınızda deniz ayağınızın altında kalıyor. Kalecik Mahallesini yüksekten temaşa ediyorsunuz. Kalenin kendisi küçük, sevimli lakin sağladığı ufuk çok geniş ve derin. Gün batımını kaleden seyretmek bambaşka bir keyif. Kalenin hemen yanı başında bulunan ve denizle iç içe olan Arakale tesisi ise, gayet donanımlı ve yöre standartlarının üzerinde. Kalecik'teki Tarihi ve Doğal Miras Kalecik bölgesini ele alırken, güney kısmındaki eski Araklı Köyü (Hürriyet Mahallesi), eski Canayer Köyü (Buzluca Mahallesi), Semayer Köyü (Yalıboyu Mahallesi) ve Ganahali Köyü (Karşıyaka Mahallesi)'nü birlikte düşünmek gerekir. Bundan dolayı Kalecik, tam bir tarihi ve coğrafi zenginliğin içerisindedir. Yine, Yanbolu deresinden başlayıp Kalecik'e kadar gelen hatta buradan Konakönü'ne kadar uzanan sahil şeridinde onlarca doğal mağara var ve her biri çok değerli oluşumlar. Araklı-Arsin sınırındaki Samayer doğal mağaralarından Araklı limanına kadar olan tüm kıyı şeridi, özellikle Kalecik-Konakönü arası bir doğal akvaryum özelliğinde. Deniz burada çok daha berrak. Kalecik ile Konakönü arasındaki kayalık kıyılar, dalış turizmi için bulunmaz özellikte. Kalecik'teki kaleler dışında, Kalecik Camii, bölgedeki nefis mimari tarza sahip camilerden biri. Caminin haziresi ise Osmanlı devrinde yaşamış çok önemli ulemanın ve denizcinin yattığı yer. Sanat değeri taşıyan Osmanlı mezar kitabelerine rastlıyorsunuz burada. Yine cami etrafında henüz yıkılmamış veya betona dönüşmemiş 5-10 tarihi sivil yapıya rastlamak mümkün. Kalecik'ten hem Hürriyet Mahallesine, hem Canayer, hem de Semayer Mahallesine ulaşabileceğiniz tarihi patikalar halen mevcut. Yıkılan köprülerin, değirmenlerin ve tarihi evlerin sayısını duymak ise keyif kaçırıyor. Kalecik Mahallesinin güney bölgesindeki en büyük yerleşim, Hürriyet Mahallesi. Namıdiğer Araklı Köyü. Buradaki en önemli tarihi miras, eski evler ve tarihi mezarlıklar. Hürriyet Mahallesinde iki farklı mezarlık alanı yer alıyor. Bunlardan biri Hürriyet Mahallesi Camii haziresi, diğeri Susuz Mezarlığı'dır. Tarihi mezar taşları daha çok cami etrafından yoğunlaşmışsa da Susuz Mezarlığında da çok kıymetli mezar kitabeleri bulunuyor. Vaktiyle yıktırılmış Araklı Köyü Camii ve medresesinin taşları ise, mezarlıkların etrafında birer duvara dönüştürülmüş durumda (!). Yine burada eski Araklı Köyü'nün kurucu müderrisi ve tasavvuf ehli Şeyh Şaban Efendi'nin ve diğer medrese mensuplarının mezarları yer alıyor. Yörenin hatırlı ailelerinin tarihi mezar taşları da bu mezarlıklarda. Aslında Araklı'nın en yoğun tarihi mezar kitabelerine burada rastlıyorsunuz. Dolayısıyla mevki, tam bir açık hava heykeltraşlık müzesi hükmünde. (Bu kitabelerin okunuşlarına, Araklı Kitabeleri çalışmamda yer verdim). Hürriyet Mahallesinin önde gelen ailelerine ait ahşapla ve taşla yapılı evler ise fevkalade. Neler Yapılmalı Kalecik ve Civarı İçin? Bu kadar küçük bir alandaki yoğun tarihi zenginliğe rağmen, ciddi problemler de söz konusudur. Öncelikle Kalecik Kalesinden başlarsak.. Evvela Kalecik Kalesi koruma altına alınmalı, kale bir yol geçen hanı olmaktan kurtarılmalıdır. Kalenin girişi çıkışı belli olmalı ve her yönden ferforje korkuluklarla muhafaza altına alınmalı hatta kaleyi kaydeden bir kamera sistemi kurulmalıdır. Kalenin içindeki çıkış yolu ahşap merdivenlerle yapılmalı, üç tarafı denizle çevrili kalenin etrafına herhangi bir dolgu yapılmamalı, kale sınırları içerisinde tarihi dokuyla uyuşmayacak oturma kalkma yerleri yapılmasına müsaade edilmemelidir. Kale ve civarının temizliği düzenli yapılmalıdır. Öte yandan, daha güneydeki Canayer Kalesinin de mezbelelikten kurtarılması lazım geliyor. Çünkü bu kadar önemli olup da, bakımsız, etrafını ot ve diken bağlamış ve ara sıra dikenleri temizlenen, arkeolojik yaklaşımdan uzak bir tarihi alan olamaz, olmamalı. Bununla birlikte, tarihi bir Roma kalesi olan Canayer Kalesi maalesef halen özel mülkiyettir. Aynen Araklı çarşı başındaki Hyssus Kalesi gibi. Canayer Kale alanının evvela vatandaş razı edilerek kamulaştırılması, daha sonra üniversitelere çağrı yapılıp, burada hatta Hyssus'ta esaslı birer arkeolojik kazı yapılması ve bu mıntıkanın açık hava müzesi ile seyir alanına (seyir terasına değil) çevrilmesi gerekiyor. Çünkü Canayer'den baktığınızda doğrudan ve muazzam bir perspektifle denizi temaşa edebiliyorsunuz. Ayrıca, Kalecik Kalesi ile Canayer Kalesi arasındaki irtibatı sağlayan tarihi patika yolu özel taş döşeme ile bir yürüyüş yoluna dönüştürülmelidir. İki kale arasındaki irtibat muhakkak sağlanmalı, turizme açılmalıdır. Canayer Kalesi civarından hareketle Canayer Camii etrafından bulunan ama bugün sadece varlığı bilinen Çerkes Mezarlığına ulaşılmalıdır. Bilindiği üzere, 1864'te Kafkasların Rus işgaline uğraması sırasında  Kafkas toplulukları ve Çerkesler Osmanlı'ya sığınmışlar, bir kısmı Araklı üzerinden geçmiştir. Bunların bir kısmı da vebadan ölüp, Araklı Canayer'de defnedilmiştir. Dolayısıyla Kafkas dernekleriyle irtibat kurulup, Canayer'de anma toplantıları yapılabilir. Yine Canayer Kalesine ulaştıktan sonra, taş tarihi patika yollarla Turup tepesine geçip, tüm Araklı'yı kuşbakışı temaşa ettikten sonra oradan da Araklı çarşı başındaki Hyssus Kalesine inebilirsiniz. Buyurun size müthiş bir tarihi alan. Ama bunun için gelen meraklı insanlara yardımcı olacak yön levhaları ve hatta ciddiyetle hazırlanmış birer tanıtıcı turizm katalogu vermek lazım geliyor. Kalecik sahilinden yine yürüyüş yolu ile Semayer (Yalıboyu) tepesine çıkılmalı ve semanın görüldüğü yer olarak dillendirilen bu tepeden muhteşem deniz manzarası ve gün batımı izlenmelidir. Buralarda konaklama tesisleri de yapmanız gerekiyor. Tabi betonlaştırmadan, bloklar dikmeden. Yatay ve ahşap mimari şeklinde. Bahsedilen mevkide ayrıca seyir yerleri de oluşturmak lazım fakat başka yerlerde yapıldığı gibi garip (!) seyir terasları kurmamak gerek. Semayer çok önemli. Çünkü Semayer, kuzey ve batı yönünde çok berrak ve derinliği olan keyifli ve naif bir manzaraya sahip. Dönelim tekrar Kalecik'e.. Kalecik'teki sıvasız yapıları hem yeşil hem de mavi ton ile uyumlu kaplamalarla kamufle etmeniz lazım. Tuğlalı, sıvasız ve kötü boyalı yapılarla orada turizm bölgesi oluşturmanız bir ham hayal. Ayrıca, Kalecik'teki tüm tarihi eserlerin ve yapıların tescillenmemiş olanları acilen tescillenmeli ve restore edilmelidir. Yıkılmış olan tarihi yapılar ise aslına uygun şekilde aynı yerlerinde ihya edilmelidir. Caminin etrafındaki tarihi mezar taşlarının olduğu hazireyi koruma altına almak, ferforje ile çevirmek ve giriş çıkışları tek yönden vererek tarihi taşları koruma ve kontrol altına almanız gerekiyor. Bu mezarlıktaki taşların korunması için ayrıca camiye bağlı bir kamera sistemi kurmalısınız. Yine Kalecik'te, 1980'lerin ortalarında izinli bir kazı sonucu definecilerce mahvedilen ve esasen defineci hayallerinin gömüldüğü bir yer olan Horoz Mağarası ve civarı bir "Defineci Hayalleri Mağara Müzesi" haline getirilerek turizme açılmalıdır. Bu vesileyle definecilerin ülkemizde yol açtığı kültürel zararlar burada Horoz Mağarası kazısı efsanesiyle anlatılmalıdır. Ama mevki, insanların keyifle oturacakları deniz manzaralı bir yer haline de getirilmelidir. Bu da Türkiye'de bir ilk olacaktır. Bunların dışında Kalecik'i toplumsal üretim anlamında aslına rücu ettirmek lazım. Kalecik'in aslı, bir balıkçı köyü. Fakat bugün barınağı dışında balıkçılığı ifade edecek bir özelliği yok. Kalecik'ten Samayer'e kadar uzanan alanda yapılacak sağlı sollu balık restorantlarla, yöre turizm çerçevesinde farklı bir özelliğe büründürülmelidir. Zengin bir balık mutfağı oluşturulmalıdır. Kalecik bu açıdan bir çekim merkezi olabilir. Balıkçılık ve balık yemekleri denilince, Kalecik bir Trabzon markası olabilmelidir. Tabi bu işler üzerinde kafa yormak, kalıcı ve uzun soluklu adımlar atmak gerekiyor. Ama akşam yatıp, sabah kalkınca oluşan ve reklami bir hevesle yapılacak işler değildir bunlar. Kalecik, konumuyla ve tarihi mirasıyla Kaleciklilerin kendi evlatlarına torunlarına bırakacakları en büyük miras. Dolayısıyla Kalecik'i olduğu gibi korumamız lazım. Bu yerleşimin tarihi ve coğrafi fıtratını bozacak her bir müdahale, gelecek nesle bırakılacak mirasın tahrip edilmesi ve hatta miras bırakılmaması anlamına geliyor. Şunu da iyi bilmek lazım gelir ki, küresel iklim değişikliğinin kapımıza dayandığı şu zamanda bir gram suyumuz da, bir ağacımız da, bir otumuz da, bir küçük koyumuz da inanın çok kıymetli. Çok itinalı ve tedbirli davranmalıyız. Turizm potansiyelimizi dünyadaki ani değişimlere göre yeniden gözden geçirmeliyiz. Bu konuyu milli bir strateji haline getirmeliyiz. Geleceğin en stratejik unsuru olan arazilerimizi kolay elden çıkarmamalıyız. Su kaynaklarımıza ve tarım alanlarımıza asla zarar vermemeliyiz. Gerçekten... Gelecek nesil bu yaklaşımlarla yetişecek olursa, belki de başka hiç bir şey yapmayıp geçimini esasen turizmden sağlayacaklar. Arkamızdan hayır dua edecek bir nesil için, onlara iyi ve korunmuş bir doğal çevre ile koruma altına alınmış tarihi eserler bırakmamız gerekiyor. Kalecik insanının tarih ve turizm konularında atılacak ciddi adımlara destek verecek duyarlılığa ve ilgiye sahip olduğuna da gönülden inanıyorum.  
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2021 - Pazar

ARAKLI'NIN KALELERİYLE ÜNLÜ MAHALLESİ: KALECİK

Araklı ilçesi, bilindiği üzere büyük beş tarihi kaleyi (Gülişan, Aho, Hyssus, Canayer ve Kalecik kaleleri) bünyesinde barındıran iki bin yıllık bir yerleşim yeri. Bu beş tarihi kale, Araklı gibi bir ilçe için bulunmaz zenginlik. Türkiye'de beş tarihi kaleyi bünyesinde barındıran başka bir ilçe var mı bilemiyorum. Araklı'nın Kalecik Mahallesi ise, bu beş kaleden ikisiyle ilgili. Kalecik'teki iki Roma devri kalesinden biri Canayer Kalesi, diğeri ise Kalecik Kalesi. Mahalleye ismini veren de bu Kalecik Kalesi oluyor. Türkiye'de iki kaleyle iç içe başka bir mahalle var mı, onu da bilmiyorum. Bu kaleler, aynı zamanda önemli tarihi olaylara şahit olmuş yapılar. Hatta Canayer Kalesi, Doğu Roma İmparatoru Heraclius'un 625-626 kışını geçirdiği, oğlu Heraclionas II'nin doğduğu ve Heraklius'un Hazar Türklerinin lideriyle burada görüşüp, Bizans-Hazar ittifakını da gerçekleştirdiği yer olarak biliniyor. Yine Kalecik Kalesi ile Canayer Kalesi esasen birbirini tamamlayan kaleler. Canayer'in lojistik ihtiyaçları, deniz kıyısındaki Kalecik Kalesinden sağlanıp, aradaki tarihi yol ile Canayer'e çıkarılmıştır. Kalecik Kalesi bugün ise bambaşka bir özelliğe sahip. Kalenin üzerine çıktığınızda deniz ayağınızın altında kalıyor. Kalecik Mahallesini yüksekten temaşa ediyorsunuz. Kalenin kendisi küçük, sevimli lakin sağladığı ufuk çok geniş ve derin. Gün batımını kaleden seyretmek bambaşka bir keyif. Kalenin hemen yanı başında bulunan ve denizle iç içe olan Arakale tesisi ise, gayet donanımlı ve yöre standartlarının üzerinde.

Kalecik'teki Tarihi ve Doğal Miras

Kalecik bölgesini ele alırken, güney kısmındaki eski Araklı Köyü (Hürriyet Mahallesi), eski Canayer Köyü (Buzluca Mahallesi), Semayer Köyü (Yalıboyu Mahallesi) ve Ganahali Köyü (Karşıyaka Mahallesi)'nü birlikte düşünmek gerekir. Bundan dolayı Kalecik, tam bir tarihi ve coğrafi zenginliğin içerisindedir. Yine, Yanbolu deresinden başlayıp Kalecik'e kadar gelen hatta buradan Konakönü'ne kadar uzanan sahil şeridinde onlarca doğal mağara var ve her biri çok değerli oluşumlar. Araklı-Arsin sınırındaki Samayer doğal mağaralarından Araklı limanına kadar olan tüm kıyı şeridi, özellikle Kalecik-Konakönü arası bir doğal akvaryum özelliğinde. Deniz burada çok daha berrak. Kalecik ile Konakönü arasındaki kayalık kıyılar, dalış turizmi için bulunmaz özellikte. Kalecik'teki kaleler dışında, Kalecik Camii, bölgedeki nefis mimari tarza sahip camilerden biri. Caminin haziresi ise Osmanlı devrinde yaşamış çok önemli ulemanın ve denizcinin yattığı yer. Sanat değeri taşıyan Osmanlı mezar kitabelerine rastlıyorsunuz burada. Yine cami etrafında henüz yıkılmamış veya betona dönüşmemiş 5-10 tarihi sivil yapıya rastlamak mümkün. Kalecik'ten hem Hürriyet Mahallesine, hem Canayer, hem de Semayer Mahallesine ulaşabileceğiniz tarihi patikalar halen mevcut. Yıkılan köprülerin, değirmenlerin ve tarihi evlerin sayısını duymak ise keyif kaçırıyor.

Kalecik Mahallesinin güney bölgesindeki en büyük yerleşim, Hürriyet Mahallesi. Namıdiğer Araklı Köyü. Buradaki en önemli tarihi miras, eski evler ve tarihi mezarlıklar. Hürriyet Mahallesinde iki farklı mezarlık alanı yer alıyor. Bunlardan biri Hürriyet Mahallesi Camii haziresi, diğeri Susuz Mezarlığı'dır. Tarihi mezar taşları daha çok cami etrafından yoğunlaşmışsa da Susuz Mezarlığında da çok kıymetli mezar kitabeleri bulunuyor. Vaktiyle yıktırılmış Araklı Köyü Camii ve medresesinin taşları ise, mezarlıkların etrafında birer duvara dönüştürülmüş durumda (!). Yine burada eski Araklı Köyü'nün kurucu müderrisi ve tasavvuf ehli Şeyh Şaban Efendi'nin ve diğer medrese mensuplarının mezarları yer alıyor. Yörenin hatırlı ailelerinin tarihi mezar taşları da bu mezarlıklarda. Aslında Araklı'nın en yoğun tarihi mezar kitabelerine burada rastlıyorsunuz. Dolayısıyla mevki, tam bir açık hava heykeltraşlık müzesi hükmünde. (Bu kitabelerin okunuşlarına, Araklı Kitabeleri çalışmamda yer verdim). Hürriyet Mahallesinin önde gelen ailelerine ait ahşapla ve taşla yapılı evler ise fevkalade.

Neler Yapılmalı Kalecik ve Civarı İçin?

Bu kadar küçük bir alandaki yoğun tarihi zenginliğe rağmen, ciddi problemler de söz konusudur. Öncelikle Kalecik Kalesinden başlarsak.. Evvela Kalecik Kalesi koruma altına alınmalı, kale bir yol geçen hanı olmaktan kurtarılmalıdır. Kalenin girişi çıkışı belli olmalı ve her yönden ferforje korkuluklarla muhafaza altına alınmalı hatta kaleyi kaydeden bir kamera sistemi kurulmalıdır. Kalenin içindeki çıkış yolu ahşap merdivenlerle yapılmalı, üç tarafı denizle çevrili kalenin etrafına herhangi bir dolgu yapılmamalı, kale sınırları içerisinde tarihi dokuyla uyuşmayacak oturma kalkma yerleri yapılmasına müsaade edilmemelidir. Kale ve civarının temizliği düzenli yapılmalıdır. Öte yandan, daha güneydeki Canayer Kalesinin de mezbelelikten kurtarılması lazım geliyor. Çünkü bu kadar önemli olup da, bakımsız, etrafını ot ve diken bağlamış ve ara sıra dikenleri temizlenen, arkeolojik yaklaşımdan uzak bir tarihi alan olamaz, olmamalı. Bununla birlikte, tarihi bir Roma kalesi olan Canayer Kalesi maalesef halen özel mülkiyettir. Aynen Araklı çarşı başındaki Hyssus Kalesi gibi. Canayer Kale alanının evvela vatandaş razı edilerek kamulaştırılması, daha sonra üniversitelere çağrı yapılıp, burada hatta Hyssus'ta esaslı birer arkeolojik kazı yapılması ve bu mıntıkanın açık hava müzesi ile seyir alanına (seyir terasına değil) çevrilmesi gerekiyor. Çünkü Canayer'den baktığınızda doğrudan ve muazzam bir perspektifle denizi temaşa edebiliyorsunuz. Ayrıca, Kalecik Kalesi ile Canayer Kalesi arasındaki irtibatı sağlayan tarihi patika yolu özel taş döşeme ile bir yürüyüş yoluna dönüştürülmelidir. İki kale arasındaki irtibat muhakkak sağlanmalı, turizme açılmalıdır. Canayer Kalesi civarından hareketle Canayer Camii etrafından bulunan ama bugün sadece varlığı bilinen Çerkes Mezarlığına ulaşılmalıdır. Bilindiği üzere, 1864'te Kafkasların Rus işgaline uğraması sırasında  Kafkas toplulukları ve Çerkesler Osmanlı'ya sığınmışlar, bir kısmı Araklı üzerinden geçmiştir. Bunların bir kısmı da vebadan ölüp, Araklı Canayer'de defnedilmiştir. Dolayısıyla Kafkas dernekleriyle irtibat kurulup, Canayer'de anma toplantıları yapılabilir. Yine Canayer Kalesine ulaştıktan sonra, taş tarihi patika yollarla Turup tepesine geçip, tüm Araklı'yı kuşbakışı temaşa ettikten sonra oradan da Araklı çarşı başındaki Hyssus Kalesine inebilirsiniz. Buyurun size müthiş bir tarihi alan. Ama bunun için gelen meraklı insanlara yardımcı olacak yön levhaları ve hatta ciddiyetle hazırlanmış birer tanıtıcı turizm katalogu vermek lazım geliyor. Kalecik sahilinden yine yürüyüş yolu ile Semayer (Yalıboyu) tepesine çıkılmalı ve semanın görüldüğü yer olarak dillendirilen bu tepeden muhteşem deniz manzarası ve gün batımı izlenmelidir. Buralarda konaklama tesisleri de yapmanız gerekiyor. Tabi betonlaştırmadan, bloklar dikmeden. Yatay ve ahşap mimari şeklinde. Bahsedilen mevkide ayrıca seyir yerleri de oluşturmak lazım fakat başka yerlerde yapıldığı gibi garip (!) seyir terasları kurmamak gerek. Semayer çok önemli. Çünkü Semayer, kuzey ve batı yönünde çok berrak ve derinliği olan keyifli ve naif bir manzaraya sahip.

Dönelim tekrar Kalecik'e.. Kalecik'teki sıvasız yapıları hem yeşil hem de mavi ton ile uyumlu kaplamalarla kamufle etmeniz lazım. Tuğlalı, sıvasız ve kötü boyalı yapılarla orada turizm bölgesi oluşturmanız bir ham hayal. Ayrıca, Kalecik'teki tüm tarihi eserlerin ve yapıların tescillenmemiş olanları acilen tescillenmeli ve restore edilmelidir. Yıkılmış olan tarihi yapılar ise aslına uygun şekilde aynı yerlerinde ihya edilmelidir. Caminin etrafındaki tarihi mezar taşlarının olduğu hazireyi koruma altına almak, ferforje ile çevirmek ve giriş çıkışları tek yönden vererek tarihi taşları koruma ve kontrol altına almanız gerekiyor. Bu mezarlıktaki taşların korunması için ayrıca camiye bağlı bir kamera sistemi kurmalısınız. Yine Kalecik'te, 1980'lerin ortalarında izinli bir kazı sonucu definecilerce mahvedilen ve esasen defineci hayallerinin gömüldüğü bir yer olan Horoz Mağarası ve civarı bir "Defineci Hayalleri Mağara Müzesi" haline getirilerek turizme açılmalıdır. Bu vesileyle definecilerin ülkemizde yol açtığı kültürel zararlar burada Horoz Mağarası kazısı efsanesiyle anlatılmalıdır. Ama mevki, insanların keyifle oturacakları deniz manzaralı bir yer haline de getirilmelidir. Bu da Türkiye'de bir ilk olacaktır.

Bunların dışında Kalecik'i toplumsal üretim anlamında aslına rücu ettirmek lazım. Kalecik'in aslı, bir balıkçı köyü. Fakat bugün barınağı dışında balıkçılığı ifade edecek bir özelliği yok. Kalecik'ten Samayer'e kadar uzanan alanda yapılacak sağlı sollu balık restorantlarla, yöre turizm çerçevesinde farklı bir özelliğe büründürülmelidir. Zengin bir balık mutfağı oluşturulmalıdır. Kalecik bu açıdan bir çekim merkezi olabilir. Balıkçılık ve balık yemekleri denilince, Kalecik bir Trabzon markası olabilmelidir. Tabi bu işler üzerinde kafa yormak, kalıcı ve uzun soluklu adımlar atmak gerekiyor. Ama akşam yatıp, sabah kalkınca oluşan ve reklami bir hevesle yapılacak işler değildir bunlar.

Kalecik, konumuyla ve tarihi mirasıyla Kaleciklilerin kendi evlatlarına torunlarına bırakacakları en büyük miras. Dolayısıyla Kalecik'i olduğu gibi korumamız lazım. Bu yerleşimin tarihi ve coğrafi fıtratını bozacak her bir müdahale, gelecek nesle bırakılacak mirasın tahrip edilmesi ve hatta miras bırakılmaması anlamına geliyor. Şunu da iyi bilmek lazım gelir ki, küresel iklim değişikliğinin kapımıza dayandığı şu zamanda bir gram suyumuz da, bir ağacımız da, bir otumuz da, bir küçük koyumuz da inanın çok kıymetli. Çok itinalı ve tedbirli davranmalıyız. Turizm potansiyelimizi dünyadaki ani değişimlere göre yeniden gözden geçirmeliyiz. Bu konuyu milli bir strateji haline getirmeliyiz. Geleceğin en stratejik unsuru olan arazilerimizi kolay elden çıkarmamalıyız. Su kaynaklarımıza ve tarım alanlarımıza asla zarar vermemeliyiz. Gerçekten... Gelecek nesil bu yaklaşımlarla yetişecek olursa, belki de başka hiç bir şey yapmayıp geçimini esasen turizmden sağlayacaklar. Arkamızdan hayır dua edecek bir nesil için, onlara iyi ve korunmuş bir doğal çevre ile koruma altına alınmış tarihi eserler bırakmamız gerekiyor. Kalecik insanının tarih ve turizm konularında atılacak ciddi adımlara destek verecek duyarlılığa ve ilgiye sahip olduğuna da gönülden inanıyorum.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.