Araklı-Salmankaş Yolundaki Güncel Durum
Günümüzde Araklı-Bayburt yolunun Bayburt-Salmankaş arasındaki kesiminde çok ciddi yol çalışmaları kendisini gösterirken, projenin Araklı-Salmankaş arasındaki kısmı planlandığı ve beklendiği gibi ilerleyememektedir. Yolun Araklı kesiminin bitirilememesi nedeniyle yoğun şekilde can ve mal kaybı yaşanmakta, zaman ve yakıt sarfiyatı projede hedeflendiği gibi düşürülememektedir. Tünellerle Ferhat misali dağları delen, bırakın Anadolu'yu dünyayı birbirine bağlayacak otobanları ve köprüleri hatta viyadükleri yapan bir siyasi iradenin olduğu Türkiye'de, Araklı-Bayburt yolunun Araklı-Salmankaş kısmı da aynı hassasiyetle ve hızla tamamlanmalıdır. Zira yolda güvenlik bariyerlerine, su tahliye kanallarına, aydınlatma sistemine, kaliteli bir asfalt zemine, trafik işaretlerine, güvenlik kamerası sistemine ihtiyaç bulunmaktadır. Yol güzergahındaki muhtemel çığ, heyelan ve sel tehlikesine karşı tedbirler alınmalıdır. Yapılacağı söylenen Tilkibeli tüneli ile eğim problemleri çözülmelidir. Dolayısıyla yoğun eğim nedeniyle aksamları ısınan kamyonların yüksek kaza olayları ortadan kaldırılmalıdır. Araklı-Bayburt kesiminde, ağır tonajlı kamyonların ve nakliye vasıtalarının yol açtığı problemler dışında çözülmesi gereken başka konular da söz konusudur. En başta yolda gerekli kontrol noktaları oluşturulmalıdır. Güzergahta insan kaçakçılığı olaylarına da rastlanmaktadır. Hatta 13 Mart 2019'da Araklı Jandarmasınca düzenlenen dikkatli bir operasyonla, toplam 30 Afgan uyruklu kişinin Tilkibeli mevkiinde yakalanması bunun bir örneğidir. Yol genelindeki ciddi eksiklere rağmen yol boyunca tamamlanan kısımlar da söz konusudur. Nitekim, Araklı-Kaşıkçı arasında 2014'te yapımına başlanan 7 kilometrelik duble yol, 2020 yılında tamamlanabilmiştir. 7 kilometrelik bu kısımda gerçekleşen yol çalışmasına yakın bir düzenlemenin bir an evvel yolun geri kalan kısmında da yapılması, Araklı için vizyon taşıyan bir yatırımın bütünüyle ortaya çıkışını sağlayacaktır.
Güzergahtaki Can ve Mal Kayıplarının Bir Kısa Analizi
Araklı-Bayburt yolunda meydana gelen en önemli kayıplar elbette ki can kayıplarıdır. Can kayıpları yanında yaralanmalar hatta ağır yaralanmalar bir diğer ciddi meseledir. Kazalarda meydana gelen yoğun araç hasarları ise, işin ekonomik kayıplarını ifade etmektedir. 2015 yılından günümüze kadar ki süreçte bu yolun Araklı kesiminde meydana gelen trafik kazalarını, özellikle yerel basın haberleri üzerinden araştırarak bir analiz yapmaya çalıştığımızda, yıllara göre şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz: 2015 yılında 17 kaza meydana gelmiş, kazalarda 15 yaralanma, 2 ölüm olmuştur. Daha çok haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında yoğunlaşan kazalarda 6 olay araç kazası, 7 olay Karadere'ye düşme, 4 olay şarampole yuvarlanma şeklinde gerçekleşmiştir. 2016 yılında toplam 21 kaza yaşanmış olup, kazalarda 27 yaralanma, 2 ölüm olayına rastlanmıştır. Daha çok haziran, temmuz, ağustos, ekim, kasım aylarında yoğunlaşan kazalarda 17 hasarlı çarpma, 2 Karadere'ye düşme, 1 şarampole yuvarlanma kazası yaşanmıştır. 2017 yılındaki toplam 27 kaza içinde, 33 yaralanma, 14 ölüm olayı meydana gelmiştir. Daha çok şubat, mayıs, temmuz, eylül, ekim aylarında yoğunlaşan kazaların 10'u Karadere'ye düşme, 4'ü şarampole yuvarlanma, 13'ü hasarlı çarpma şeklindedir. 2018 yılında toplam 27 kaza meydana gelmiş olup, kazalarda 31 yaralanma, 3 ölüm olayı görülmektedir. Daha çok mayıs, haziran, temmuz, ekim, kasım aylarında yoğunlaşan kazalarda 10 Karadere'ye düşme, 2 şarampole yuvarlanma, 14 hasarlı çarpma olayı görülmektedir. 2019 yılında meydana gelen 27 kazada 1 ölüm, 19 yaralanma meydana gelmiştir. Daha çok ocak, haziran, eylül, ekim aylarında yoğunlaşan kazaların 6'sı Karadere'ye düşme, 1'i şarampole yuvarlanma, 14'ü hasarlı kaza şeklindedir. 2020 yılında meydana gelen 14 kaza içinde 2 ölüm, 25 yaralanma olayı yaşanmıştır. Daha çok ocak, eylül, kasım aylarında meydana gelen kazaların 5'i Karadere'ye düşme, 2'si şarampole yuvarlanma, 10'ı hasarlı kaza şekilde gerçekleşmiştir. 2021 yılında ise bu yazının yazıldığı zamana kadar 4 kaza meydana gelmiş olup, kazalarda 6 yaralanma olmuştur. Kazalardan 1'i Karadere'ye yuvarlanma, 3'ü hasarlı kaza şeklinde meydana gelmiştir. Son 6 yılın trafik kazası olaylarından sağlanan verilere bütün olarak bakıldığında; toplam 129 trafik kazası olayının meydana geldiği görülmektedir. İncelediğimiz sadece son beş yıllık süreçteki trafik kazalarında toplam 24 kişi ölmüş, 164 kişi ise yaralanmıştır. Kazalardan 42'si Karadere'ye düşme, 14'ü şarampole yuvarlanma, 77'si ise araç hasarı şeklinde gerçekleşmiştir. Mevcut Araklı Belediye Başkanı dahi 10 Mart 2020'de yaptığı bir açıklamada, yoldaki durumu teyiden: "Yoldan 10 bin araç geçiyor ve her gün bir araba yolun çok virajlı olmasından dolayı Karadere'ye düşüyor" demiştir.
Araklı-Bayburt yolunda meydana gelen problemler sadece yaralanmalı ve ölümlü kazalardan ibaret değildir elbette. Yolda meydana gelen tabii olaylar da Araklı-Bayburt ulaşımını ve insan hayatını olumsuz etkilemektedir. Mesela; 31 Ağustos 2019'da Araklı ilçesinde etkili olan sağanak yağış ve yine 5 şubat 2020'de Salmankaş Geçidindeki çığ nedeniyle yol trafiğe kapanmıştır. Yoğun yağışlarla birlikte yola inen suların, tahliye edilmesine dair bir sistemin henüz yapılmayışı, yolun sel tahribatlarına uğramasına yol açmaktadır. Yine yoldaki aşırı buzlanmalar ve bu duruma müdahaleye yönelik bölgede daimi hazırlığın olmayışı ise, Salmankaş tünellerinin özellikle Araklı tarafında kazalara yol açmakta ve yolun trafiğe kapanmasına neden olmaktadır. Yolun ciddi bir kısmının uzun yıllar evvel, bir kısmının ise yakın zamanlarda Karadere'nin akış alanının doldurulması ve daraltılmasıyla oluşturulmasından dolayı, Karadere'nin taşkın yaptığı dönemlerde yol çok ciddi zarar görmekte ve kısım kısım kullanım dışı hale gelmektedir. Sel baskınlarıyla tahrip olan güzergahlarda, sivillerin ve araçların güvenliği tehlikeye düşmektedir. Nitekim en son 18 Haziran 2019 tarihinde Çamlıktepe kesimindeki derenin heyelanla kapanması sonucu 8 kişi vefat etmiş, 2 kişi kaybolmuştur.
Karadere Yolundaki Tarihi ve Kültürel Miras
Yol güzergahındaki tarihi mevkilerin ve tarihi köprülerin bakımsız durumu ise üzüntü veren bir başka problemdir. Karadere vadisi boyunca yer alan tarihi köprüler arasında sadece Pervane/Bifera köprüsü 2016 yılında KGM tarafından restore edilmiştir. O da, üzerinden geçen ağır tonajlı bir kamyonun köprüyü çatlatması nedeniyle gerçekleşmiştir. Karayolları Genel Müdürlüğü'nün "2020 Yılı Global Projeler Detayı" kitapçığında, Araklı ilçesindeki Pazarcık I, Değirmencik, Hanlar (Taşgeçit) köprülerinin adları verilerek, 2023 yılında restorasyonları bitirilecek denilmektedir. Ama bilinmeli ki, Karadere vadisinde ana yola bitişik olan tarihi köprüler bu üçü ile sınırlı değildir. Acilen restore edilmeleri gereken; Yüzbaşı Köprüsü (Şehid Yüzbaşı Hasan Rıza), Asmaırmağı Köprüsü (1950'lerden beri haraptır), Erenler (Gaydaras) Köprüsü, Burnak Köprüsü, üzerine beton atılmış Hıdırellez (Hazreti Ali) Köprüsü ve yine betonla kapatılmış Çatak Köprüsü de yapıldıklarından bugüne, hiçbir tamirat ve tadilat görmemiş tarihi kıymeti olan diğer köprülerdir. Pazarcık HES yapılırken, buradaki nadide bir taş köprü ise, HES'in baraj kısmına gömülmüştür. Bu köprü, suların azaldığı dönemlerde kendisini gösterdiğinden, bu dönemde sökülüp çıkarılarak yakın bir yerde yeniden ihya edilmelidir. Zira bu eserler ecdad yadigarıdır. Öte yandan, yol düzenlemeleri sırasında çıkan hafriyat dere yataklarına doldurulmaktadır. Coğrafi terminolojide "Dev Kazanı" olarak bilinen ve yüzyıllar içinde oluşmuş olan hatta yöre edebiyatına kaynak olan bir Pamuğun Gölü ve üzerinden geçen ağaç köprü bu şekilde yok edilmiştir. Tilkibeli başındaki tarihi taş köprünün bir girişi, yolun yükseltilerek tesviyesi sırasında doldurulmuştur. Dere yataklarının, bilmeden anlamadan veya müteahhit uyanıklığı ile hafriyatla doldurulması bir taraftan da Karadere etrafındaki bitki örtüsünü ve balık türlerinin yaşam alanlarını yok etmektedir. Yöre tarihi ve toplumsal kültürü açısından birer değer olan belirli mevkiler, yol genişletme uğruna dinamitlerle patlatılarak yok edilmiştir veya patlatılma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yaylacılık kültürü ve yöredeki Hazreti Ali Kültürü açısından önem taşıyan Hıdırellez Mağaraları mevkii bunlardan biridir. Araklı-Bayburt yolunun yapımını gerçekleştiren Karayolları Genel Müdürlüğü'nün gayretli yöneticileri ve çalışanlarından; yolun acilen bitirilmesi yanında, tarihi mevkilerin korunması ve tarihi köprülerin bir kısmının değil tamamının esaslı restorasyonu konusunda hassasiyet beklediğimizin bilinmesini isteriz. Çünkü bu eserler; hem kökümüz, hem hafızamız, hem tapu belgemiz, hem kabiliyetimiz ve hem de sanatımızdır.
Bahsedilen ciddi eksiklerin giderilmesi açısından hemşehrilerimiz Sn. Bakan Adil Karaismailoğlu Beyefendi ile KGM Genel Müdürü Sn. Abdülkadir Uraloğlu Beyefendinin pozitif kişilikleri ve konumları birer şanstır. Araklı'yı yönetenler ve Araklı STK'ları konuyu ısrarla takip edip, çözüm için Araklı'nın ihtiyacı olan vizyoner projeleri ve acil çözüm isteklerini kendilerine açık yüreklilikle anlatmalıdırlar. Ama hepsinden önemlisi, Sn. Cumhurbaşkanının Araklı ile derin gönül bağından hareketle, bizzat O'na ulaşıp Araklı'nın çok ciddi meselelerinin çözümü ve ihtiyacı olan vizyoner projeler için ısrarcı olunması lüzumludur. Araklı için nezaketle istemesini bilen ama memleket davası için tuttuğunu da koparacak özgüvenli bir yaklaşım gereklidir. Yine bilinmeli ki, Araklı'ya katmadeğer ve vizyon sağlayacak konular, esasen Araklı insanının güçlü iradesi ve güçlü talepleri ile çözülecektir. Bu konuda Araklı eski Belediye Başkanı rahmetli Yılmaz Çebi'nin memleket mensubiyeti çok yüksek ve kapsayıcı ciddi liderlik tutumu ile rahmetli mühendis Ferhat Akyürek Sarımollaoğlu'nun Araklı'yı bir memleket davası haline getiren bilimsel yaklaşımlarını iyi okumak, ders almak lazım gelir. Ayrıca, Araklı insanının siyasete Trabzon ölçeğinde verdiği büyük desteğin ve açtığı toplumsal kredinin, Araklı'ya hem etkili bir temsil gücü sağlama hem de Araklı insanını hak ettiği yere getirecek vizyoner yatırımlar açılarından ciddi yansımalarının olması da gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, "Araklı'ya Hak Ettiği Değer Verilmelidir" artık.
Sonuç olarak şunu söylemeliyiz ki; halk arasında artık bir "Ölüm Yolu" olarak anılmaya başlanmış bu güzergahın acilen tamamlanmaması durumunda; bundan sonra da çok sayıda yaralanmalı ve ölümlü trafik kazasının meydana gelebileceğinin hatta milyonlarca liralık milli servetin bu natamam güzergahta kaybedilebileceğinin bilinmesi gerekmektedir.