deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ bahis siteleri casino siteleri

 

TRABZON ARAKLI'DA TARİHE SAYGI

Araklı Çarşısından Kaşıkçı'ya Uzanan Tarihi "Yeşil Yol" Araklı'yı Karadere üzerinden Karadere köylerine bağlayan tarihi ulaşım ve kervan yoluna Kaşıkçı Yolu deniliyor. Bu yol aynı zamanda Araklı'nın mazisiyle atisini birbirine bağlayan yollardan biri. Roma'dan Osmanlı'ya stratejik özelliğini hiç kaybetmemiş bir güzergah. Her ne kadar tarihi Kaşıkçı Yoluna alternatif asfalt yol yapılmış olsa da eski yol artık bir anılar manzumesi. Kültür ögesi. Araklı'daki yaylacılık ve hancılık kültürünün bilinmesi için elde kalan son simgelerden biri. Bu sebeplerle Araklı'daki tarihi özelliklerin yaşatılması ve koruma altına alınması için eski Kaşıkçı yolunu canlandırmamız ama esasen turizm güzergahı haline getirmemiz gerekir. Kaşıkçı yolu, aynı zamanda sporcular için de ciddi bir koşu yolu hükmünde. Bu yolun sahildeki mahreci yani çıkış noktası ise Araklı eski çarşısı. Araklı Çarşısı-Araklı Kalesi (Hyssus)-Kaşıkçı Hanları, Zavzaga (Yoncalı) Kalesi ve Aho Köyü (Ayvadere Mahallesi)'nden oluşacak güzergah ile tarihi, tabiatı ve kültürel yaşamı bizzat gözlemlemek ve hissetmek mümkün olacak. Lakin, bu yolu olduğu gibi korumak lazım. Üzerine popülist yaklaşımlarla dökeceğiniz her beton ve asfalt, tarihi ve kültürel mirasınızın üzerine dökeceğiniz malzeme anlamına gelecektir. Ortası çimen bağlamış ve sadece tekerlek izlerinin görüldüğü bu toprak/stabilize yolun tahrip olmuş kısımlarını ise aynı malzeme ile düzeltmek gerekiyor. Yolla birlikte, yolun etrafında bulunan ve çok harap halde olan Araklı Kalesi (Hyssus) kalıntılarını, yol üzerindeki çeşmeleri, tarihi bakkal dükkanlarını, az da kalsa geleneksel mimariyi, Kaşıkçı Hanları bölgesindeki harap ahşap han yapılarını, Zavzaga Kalesi ve civarını, Aho Köyündeki tarihi ve kültürel yapıları koruma alına almak ve hızla restorasyon sürecine sokmak lazım. Ama, önce Araklı Çarşısındaki eski dükkanları restore etmekle ve tescillemekle başlamalı işe. Zira Araklı çarşısı tarihi bir çarşı ve en az 150 yaşında. Burada çok ciddi bir kültür var. Anılar var. Bu kültürü, "Şehr-i Araklı" adlı çalışmamda, bir zamanlar kendisi de burada bir süre esnaflık yapan başarılı iş insanımız Saffet Çebi ile yaptığım görüşmelerden derlediğim hatıralar boyutuyla vermiştim. Araklı çarşısında; tahta ve demir kepenkli dükkanlara, muhtemelen Samayer'in yeşil taşından yapılmış dükkan duvarlarına, Saffet Çebi'nin Araklı'da ilk otel olarak kullandığı binaya, ilk atölye yapılarına, eski bakkallara halen rastlamak mümkün. Bu Corona günlerinde ev hapsinde (!) bunalan Trabzonlular için, Araklı Çarşı-Kaşıkçı Hanları-Aho güzergahı bir sağlık ve huzur yolu olacaktır. Dolayısıyla yolun tarihi fıtratını korumak gerekiyor. Araklı'da Bir Roma Garnizon Kalesi (Hyssus) Araklı'nın maalesef çok bilinmeyen ama Roma döneminde Kelkit-Araklı arasındaki lojistiği sağlamak üzere bir askeri garnizon olarak kurulmuş olan Hyssus Kalesi, Araklı eski çarşısının 200 metre ilerisinde. Mıntıkayı bilen çoğu insan "Kale" diye niteliyor kalenin bulunduğu sahayı. Kalenin tarihine dair detayları "Şehr-i Araklı" isimli çalışmamda vermiştim. Fakat, Araklı için bir kültürel servet olan kalenin tam ortasından vaktiyle geçirilen asfalt yol (!) kaleyi ikiye bölmüş. Bununla birlikte, yakın zamanlarda kale arazisinin batı kısmında yüksek bloklar halinde yapı inşasına izin verilmesiyle maalesef kalenin kalıntıları büyük oranda tahrip edilmiş. Fakat yine de hem bu yüksek bloklu yapıların batı kısmında hem de kalenin halen fındıklık olan kısmında Roma Kalesi kalıntısı olan duvarlara ve giriş kapılarına rastlanabiliyor. Hafriyat çıkarma sırasında etrafa dağılmış Roma mühürlü tuğlalar ve seramik parçaları görülebiliyor. Mülk sahibi olan vatandaşlarımız güzellikle ikna edilerek hakları verilmeli ve kale alanı kamulaştırılmalıdır. Kalenin kalan varlığı bu şekilde koruma altına alınmalı ve ciddi arkeolojik kazılar yapılmalıdır. Kale sahasının Karadere kısmına bakan parçası ise tarihi Araklı Limanının bitişiğinde. Karadere nehri bu mıntıkayı 100-150 yıl evvel alüvyonlarla doldurunca kalenin nehirle irtibatı kesilmiş. Tarihi Araklı limanı ve muhtemel iskelesi alüvyonların altında kalmış. Şimdi bu kısımda da inşaat yapma çalışmaları söz konusu. Yani, Araklı tarihine, turizmine ve ekonomisine ciddi soluk aldıracak ve gelecek nesle armağan edilecek bir tarihi alan, dört bir köşesinden yapılaşmayla karşı karşıya. Kaşıkçı Hanları ve Zavzaga Kulesi Araklı Kalesini geçince Kaşıkçı yoluna giriyorsunuz. Bir kısmı beton olan bu yol, genel olarak toprak bir zemine sahip. Toprak zemin yürüyüş için keyif veriyor. Sağınız solunuz yemyeşil, bazı yerlerde ağaçlardan dolayı sürekli gölgede yürüyorsunuz. Karadere ovasının güzelliğini ifade eden sulak alanlardan geçiyorsunuz. Yolun etrafı Karadere'den geçen göçmen kuşların da konaklama alanlarından. Rahat bir yürüyüşle 6-7 kilometre sonra Kaşıkçı Hanlarına ulaşmanız mümkün. Kaşıkçı hanları, adı üstünde han bölgesi. Araklı Çarşısındaki Alay Ağa hanı dışarıda tutulursa, Araklı'ya en yakın han yapıları bunlar. Kaşıkçıya vardığınızda ise harabe halindeki han binalarına rastlıyorsunuz. En ciddi ve sağlam han binası bir kaç yıl evvel maalesef yıkılarak üç katlı bir beton binaya dönüştürüldü. Bu şekilde bir kültürün en önemli parçası ortadan kalktı. Fakat yine de hanlardan kalan son binaların restore edilmesi gerekiyor. Kaşıkçı hanlarından Karadere tarafına ve Kaşıkçı köprüsü istikametine ilerlediğinizde devasa bir kayanın üzerinde bulunan Zavzaga Kalesi/Kulesi'ne rastlıyorsunuz. Bu kale, Karadere vadisi boyunca uzanan ve iç kesimle sahildeki Hyssus Kalesi arasındaki haberleşmeyi sağlayan Roma istasyonlarından biri. İçinde şapel tarzı bir ibadethane olduğu ifade ediliyor. Rus işgali yıllarında ise gözetleme karakolu olarak kullanılmış. Fakat bu yapının bulunduğu tepenin bir tarafı, vaktiyle bir taş ocağı işletmesi için verilmiş izinler sonucu maalesef patlatılarak aşağı indirilmiş, diğer yandan kaçak definecilerin tahribatına uğramış. Hiç değilse kalan kısmı kurtarılmalı ve halen kalıntılarını muhafaza eden bu eser restore edilmelidir. Haliyle kuleye çıkış yolu da yapılmalıdır. Bu yapının Karadere'ye bakan kısmı tarıma uygun hafriyatla tamamen ekilebilir hobi bahçesi alanına dönüştürülmeli ve hiç bir şekilde yapılaşmaya açılmamalıdır. Bir Harp Alanı: Aho (Ayvadere) Aho (Ayvadere Köyü), Kaşıkçı hanlarının üst kısmında. Aho, harp mıntıkası olma yanında, sivil Araklı mimari örneklerinin nefis örneklerinin görüleceği bir güzel yerleşim. Ahşap Araklı evleri ve değirmenler burada hala ayakta. Köy içinde yer alan ve bazıları ağa konağı olan yapıları yakından incelendiğinizde hayran kalmamak mümkün değil. Aho köylülerinin, yaşadıkları yerin beton ile tahrip edilmesine engel olup, mevcut kültür varlıklarını olduğu gibi korumaları menfaatlerinedir. Dışarıdan gelen misafirlere de her zamanki gibi misafirperver davranmaları lüzumludur. Aho'da fabrika kuramayacağınıza göre, Aho ve benzeri yerleşimlerin istikbali turizmdedir. Aho mıntıkası ve hususen Aho Dağı, 1916'da Araklı Karadere Vadisinde gerçekleşen ve İngiliz basınının "Cehennem Vadisi" diye nitelendirdiği Türk-Rus çarpışmalarının da kritik bir noktası. Aho Dağı aynı zamanda merhum Mareşal Fevzi Çakmak'ın çıktığı ve Karadere muharebelerini yönettiği özel bir mekan. Fevzi Paşa'nın Aho Dağı'na çıktığını duyan kahraman Mehmetçiklerin tüm Karadere vadisini tekbirlerle inlettiklerini biliyoruz. Aho Hazer/Kondakçı Mevkii, önemli çarpışmaların yaşandığı çok stratejik bir yer ve Türk nizami kuvvetleriyle sivil milislerin birlikte Ruslara ağır zayiat verdirdikleri mübarek bir mıntıka. Aholu hayırsever kıymetli işadamlarının marifetiyle Hazer Camiinin bulunduğu tepeye Horyan'dakine benzer dev bir bayrak dikilmelidir. Bu bayrak, Aho'daki mücadelenin ve şehidlerin sembolü olacaktır. Vadiden bakıldığında bayrakla birlikte meşhur Aho Dağı aynı karede görülebilmeli ve bu görüntü Aho'nun silüeti olmalıdır. Hazer/Kondakçı mevkiindeki cami bahçesinde durup yüzünüzü batıya döndüğünüzde ise tüm heybetiyle Aho Dağı ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Dağa baktıkça Karadere muharebelerine komuta eden Mareşal Fevzi Çakmak ile sanki göz göze geliyorsunuz. Aho ve mıntıkası aynı zamanda Fevzi Paşa'nın komutanı olduğu yüzlerce ve belki de binlerce şehidin mekanı. 1916'daki Trabzon İngiliz Konsolosu, bu civarda işgalci Moskof'a karşı savunma yaparken şehadete erişen 3500 civarındaki Türk evladından bahseder. Bu sebeple Aho'da yürürken bir duayı da esirgememek gerekiyor. Hazer Camii, Türkiye'de tavanında tabanca motifleri olan belki de ilk ve tek cami. Amatörce restorasyona tabi tutulan Hazer Camii, esaslı bir restorasyona tabi tutulmalı, anlamsız eklemelerden kurtarılmalıdır. Hazer Camii'nin vaktiyle çöpe atılan ama halen bir şuurlu aile tarafından korunan kitabesi de saygıyla ait olduğu yere konulmalıdır. Caminin Araklı'ya bakan kesimindeki tepede yapılacak çevre düzenlemeleriyle burası doğal bir Araklı seyir terası yapılmalıdır. Çünkü manzara gerçekten fevkalade ve Hazer Camii bahçesinden ve etrafından bakıldığında Karadere vadisinin görünümü bir tual gibi. Böyle anlamlı ve güzel bir mevkiden ayrılırken tekrar Kaşıkçı hanlarına doğru yönelmelisiniz. Tüm yorgunluğunuzu ve susuzluğunuzu vadiye hakim Karadere Kuş Cenneti'ndeki huzurlu manzara eşliğinde giderebilirsiniz. Araklı Karantinahanesi ve Ali Ayvazoğlu'na Teşekkür  Araklı tarihine dair araştırmalarım sırasında sahada tespitini yaptığım ve Konakönü mezarlığı içinde yer alan tarihi Karantinahane yapısının tescillenerek koruma altına alınması gerektiğine dair birkaç ay evvel hem Taka Gazetesi'nde bir yazı yazmış hem de yapının durumunu, önemini ve tescillenmesini dönemin Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü ve şimdi Ankara İl Kültür ve Turizm değerli dostum Ali Ayvazoğlu ile paylaşmıştım. Ali Bey sağ olsun, Karantinahanenin tescillenmesi ile ilgili ciddi bir adıma vesile oldu. Kendisine ve Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna çok teşekkür ediyorum. Şimdi, özellikle 1864 yılında Kafkaslara yönelik Rus zulmünden kaçan yüz binlerce Kafkasyalı Müslüman göçmeninin Trabzon'a gelirken getirdikleri veba salgınını engellemek amaçlı sağlık kontrollerinin yapıldığı ve Trabzon sağlık tarihi açısından değer taşıyan bu yapının korunarak, karantina kavramıyla çok iç içe olduğumuz bu zamanlarda turizme açılması gerekmektedir.  
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2021 - Pazar

TRABZON ARAKLI'DA TARİHE SAYGI

Araklı Çarşısından Kaşıkçı'ya Uzanan Tarihi "Yeşil Yol"

Araklı'yı Karadere üzerinden Karadere köylerine bağlayan tarihi ulaşım ve kervan yoluna Kaşıkçı Yolu deniliyor. Bu yol aynı zamanda Araklı'nın mazisiyle atisini birbirine bağlayan yollardan biri. Roma'dan Osmanlı'ya stratejik özelliğini hiç kaybetmemiş bir güzergah. Her ne kadar tarihi Kaşıkçı Yoluna alternatif asfalt yol yapılmış olsa da eski yol artık bir anılar manzumesi. Kültür ögesi. Araklı'daki yaylacılık ve hancılık kültürünün bilinmesi için elde kalan son simgelerden biri. Bu sebeplerle Araklı'daki tarihi özelliklerin yaşatılması ve koruma altına alınması için eski Kaşıkçı yolunu canlandırmamız ama esasen turizm güzergahı haline getirmemiz gerekir. Kaşıkçı yolu, aynı zamanda sporcular için de ciddi bir koşu yolu hükmünde. Bu yolun sahildeki mahreci yani çıkış noktası ise Araklı eski çarşısı. Araklı Çarşısı-Araklı Kalesi (Hyssus)-Kaşıkçı Hanları, Zavzaga (Yoncalı) Kalesi ve Aho Köyü (Ayvadere Mahallesi)'nden oluşacak güzergah ile tarihi, tabiatı ve kültürel yaşamı bizzat gözlemlemek ve hissetmek mümkün olacak. Lakin, bu yolu olduğu gibi korumak lazım. Üzerine popülist yaklaşımlarla dökeceğiniz her beton ve asfalt, tarihi ve kültürel mirasınızın üzerine dökeceğiniz malzeme anlamına gelecektir. Ortası çimen bağlamış ve sadece tekerlek izlerinin görüldüğü bu toprak/stabilize yolun tahrip olmuş kısımlarını ise aynı malzeme ile düzeltmek gerekiyor. Yolla birlikte, yolun etrafında bulunan ve çok harap halde olan Araklı Kalesi (Hyssus) kalıntılarını, yol üzerindeki çeşmeleri, tarihi bakkal dükkanlarını, az da kalsa geleneksel mimariyi, Kaşıkçı Hanları bölgesindeki harap ahşap han yapılarını, Zavzaga Kalesi ve civarını, Aho Köyündeki tarihi ve kültürel yapıları koruma alına almak ve hızla restorasyon sürecine sokmak lazım. Ama, önce Araklı Çarşısındaki eski dükkanları restore etmekle ve tescillemekle başlamalı işe. Zira Araklı çarşısı tarihi bir çarşı ve en az 150 yaşında. Burada çok ciddi bir kültür var. Anılar var. Bu kültürü, "Şehr-i Araklı" adlı çalışmamda, bir zamanlar kendisi de burada bir süre esnaflık yapan başarılı iş insanımız Saffet Çebi ile yaptığım görüşmelerden derlediğim hatıralar boyutuyla vermiştim. Araklı çarşısında; tahta ve demir kepenkli dükkanlara, muhtemelen Samayer'in yeşil taşından yapılmış dükkan duvarlarına, Saffet Çebi'nin Araklı'da ilk otel olarak kullandığı binaya, ilk atölye yapılarına, eski bakkallara halen rastlamak mümkün. Bu Corona günlerinde ev hapsinde (!) bunalan Trabzonlular için, Araklı Çarşı-Kaşıkçı Hanları-Aho güzergahı bir sağlık ve huzur yolu olacaktır. Dolayısıyla yolun tarihi fıtratını korumak gerekiyor.

Araklı'da Bir Roma Garnizon Kalesi (Hyssus)

Araklı'nın maalesef çok bilinmeyen ama Roma döneminde Kelkit-Araklı arasındaki lojistiği sağlamak üzere bir askeri garnizon olarak kurulmuş olan Hyssus Kalesi, Araklı eski çarşısının 200 metre ilerisinde. Mıntıkayı bilen çoğu insan "Kale" diye niteliyor kalenin bulunduğu sahayı. Kalenin tarihine dair detayları "Şehr-i Araklı" isimli çalışmamda vermiştim. Fakat, Araklı için bir kültürel servet olan kalenin tam ortasından vaktiyle geçirilen asfalt yol (!) kaleyi ikiye bölmüş. Bununla birlikte, yakın zamanlarda kale arazisinin batı kısmında yüksek bloklar halinde yapı inşasına izin verilmesiyle maalesef kalenin kalıntıları büyük oranda tahrip edilmiş. Fakat yine de hem bu yüksek bloklu yapıların batı kısmında hem de kalenin halen fındıklık olan kısmında Roma Kalesi kalıntısı olan duvarlara ve giriş kapılarına rastlanabiliyor. Hafriyat çıkarma sırasında etrafa dağılmış Roma mühürlü tuğlalar ve seramik parçaları görülebiliyor. Mülk sahibi olan vatandaşlarımız güzellikle ikna edilerek hakları verilmeli ve kale alanı kamulaştırılmalıdır. Kalenin kalan varlığı bu şekilde koruma altına alınmalı ve ciddi arkeolojik kazılar yapılmalıdır. Kale sahasının Karadere kısmına bakan parçası ise tarihi Araklı Limanının bitişiğinde. Karadere nehri bu mıntıkayı 100-150 yıl evvel alüvyonlarla doldurunca kalenin nehirle irtibatı kesilmiş. Tarihi Araklı limanı ve muhtemel iskelesi alüvyonların altında kalmış. Şimdi bu kısımda da inşaat yapma çalışmaları söz konusu. Yani, Araklı tarihine, turizmine ve ekonomisine ciddi soluk aldıracak ve gelecek nesle armağan edilecek bir tarihi alan, dört bir köşesinden yapılaşmayla karşı karşıya.

Kaşıkçı Hanları ve Zavzaga Kulesi

Araklı Kalesini geçince Kaşıkçı yoluna giriyorsunuz. Bir kısmı beton olan bu yol, genel olarak toprak bir zemine sahip. Toprak zemin yürüyüş için keyif veriyor. Sağınız solunuz yemyeşil, bazı yerlerde ağaçlardan dolayı sürekli gölgede yürüyorsunuz. Karadere ovasının güzelliğini ifade eden sulak alanlardan geçiyorsunuz. Yolun etrafı Karadere'den geçen göçmen kuşların da konaklama alanlarından. Rahat bir yürüyüşle 6-7 kilometre sonra Kaşıkçı Hanlarına ulaşmanız mümkün. Kaşıkçı hanları, adı üstünde han bölgesi. Araklı Çarşısındaki Alay Ağa hanı dışarıda tutulursa, Araklı'ya en yakın han yapıları bunlar. Kaşıkçıya vardığınızda ise harabe halindeki han binalarına rastlıyorsunuz. En ciddi ve sağlam han binası bir kaç yıl evvel maalesef yıkılarak üç katlı bir beton binaya dönüştürüldü. Bu şekilde bir kültürün en önemli parçası ortadan kalktı. Fakat yine de hanlardan kalan son binaların restore edilmesi gerekiyor. Kaşıkçı hanlarından Karadere tarafına ve Kaşıkçı köprüsü istikametine ilerlediğinizde devasa bir kayanın üzerinde bulunan Zavzaga Kalesi/Kulesi'ne rastlıyorsunuz. Bu kale, Karadere vadisi boyunca uzanan ve iç kesimle sahildeki Hyssus Kalesi arasındaki haberleşmeyi sağlayan Roma istasyonlarından biri. İçinde şapel tarzı bir ibadethane olduğu ifade ediliyor. Rus işgali yıllarında ise gözetleme karakolu olarak kullanılmış. Fakat bu yapının bulunduğu tepenin bir tarafı, vaktiyle bir taş ocağı işletmesi için verilmiş izinler sonucu maalesef patlatılarak aşağı indirilmiş, diğer yandan kaçak definecilerin tahribatına uğramış. Hiç değilse kalan kısmı kurtarılmalı ve halen kalıntılarını muhafaza eden bu eser restore edilmelidir. Haliyle kuleye çıkış yolu da yapılmalıdır. Bu yapının Karadere'ye bakan kısmı tarıma uygun hafriyatla tamamen ekilebilir hobi bahçesi alanına dönüştürülmeli ve hiç bir şekilde yapılaşmaya açılmamalıdır.

Bir Harp Alanı: Aho (Ayvadere)

Aho (Ayvadere Köyü), Kaşıkçı hanlarının üst kısmında. Aho, harp mıntıkası olma yanında, sivil Araklı mimari örneklerinin nefis örneklerinin görüleceği bir güzel yerleşim. Ahşap Araklı evleri ve değirmenler burada hala ayakta. Köy içinde yer alan ve bazıları ağa konağı olan yapıları yakından incelendiğinizde hayran kalmamak mümkün değil. Aho köylülerinin, yaşadıkları yerin beton ile tahrip edilmesine engel olup, mevcut kültür varlıklarını olduğu gibi korumaları menfaatlerinedir. Dışarıdan gelen misafirlere de her zamanki gibi misafirperver davranmaları lüzumludur. Aho'da fabrika kuramayacağınıza göre, Aho ve benzeri yerleşimlerin istikbali turizmdedir.

Aho mıntıkası ve hususen Aho Dağı, 1916'da Araklı Karadere Vadisinde gerçekleşen ve İngiliz basınının "Cehennem Vadisi" diye nitelendirdiği Türk-Rus çarpışmalarının da kritik bir noktası. Aho Dağı aynı zamanda merhum Mareşal Fevzi Çakmak'ın çıktığı ve Karadere muharebelerini yönettiği özel bir mekan. Fevzi Paşa'nın Aho Dağı'na çıktığını duyan kahraman Mehmetçiklerin tüm Karadere vadisini tekbirlerle inlettiklerini biliyoruz. Aho Hazer/Kondakçı Mevkii, önemli çarpışmaların yaşandığı çok stratejik bir yer ve Türk nizami kuvvetleriyle sivil milislerin birlikte Ruslara ağır zayiat verdirdikleri mübarek bir mıntıka. Aholu hayırsever kıymetli işadamlarının marifetiyle Hazer Camiinin bulunduğu tepeye Horyan'dakine benzer dev bir bayrak dikilmelidir. Bu bayrak, Aho'daki mücadelenin ve şehidlerin sembolü olacaktır. Vadiden bakıldığında bayrakla birlikte meşhur Aho Dağı aynı karede görülebilmeli ve bu görüntü Aho'nun silüeti olmalıdır. Hazer/Kondakçı mevkiindeki cami bahçesinde durup yüzünüzü batıya döndüğünüzde ise tüm heybetiyle Aho Dağı ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Dağa baktıkça Karadere muharebelerine komuta eden Mareşal Fevzi Çakmak ile sanki göz göze geliyorsunuz. Aho ve mıntıkası aynı zamanda Fevzi Paşa'nın komutanı olduğu yüzlerce ve belki de binlerce şehidin mekanı. 1916'daki Trabzon İngiliz Konsolosu, bu civarda işgalci Moskof'a karşı savunma yaparken şehadete erişen 3500 civarındaki Türk evladından bahseder. Bu sebeple Aho'da yürürken bir duayı da esirgememek gerekiyor. Hazer Camii, Türkiye'de tavanında tabanca motifleri olan belki de ilk ve tek cami. Amatörce restorasyona tabi tutulan Hazer Camii, esaslı bir restorasyona tabi tutulmalı, anlamsız eklemelerden kurtarılmalıdır. Hazer Camii'nin vaktiyle çöpe atılan ama halen bir şuurlu aile tarafından korunan kitabesi de saygıyla ait olduğu yere konulmalıdır. Caminin Araklı'ya bakan kesimindeki tepede yapılacak çevre düzenlemeleriyle burası doğal bir Araklı seyir terası yapılmalıdır. Çünkü manzara gerçekten fevkalade ve Hazer Camii bahçesinden ve etrafından bakıldığında Karadere vadisinin görünümü bir tual gibi. Böyle anlamlı ve güzel bir mevkiden ayrılırken tekrar Kaşıkçı hanlarına doğru yönelmelisiniz. Tüm yorgunluğunuzu ve susuzluğunuzu vadiye hakim Karadere Kuş Cenneti'ndeki huzurlu manzara eşliğinde giderebilirsiniz.

Araklı Karantinahanesi ve Ali Ayvazoğlu'na Teşekkür 

Araklı tarihine dair araştırmalarım sırasında sahada tespitini yaptığım ve Konakönü mezarlığı içinde yer alan tarihi Karantinahane yapısının tescillenerek koruma altına alınması gerektiğine dair birkaç ay evvel hem Taka Gazetesi'nde bir yazı yazmış hem de yapının durumunu, önemini ve tescillenmesini dönemin Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü ve şimdi Ankara İl Kültür ve Turizm değerli dostum Ali Ayvazoğlu ile paylaşmıştım. Ali Bey sağ olsun, Karantinahanenin tescillenmesi ile ilgili ciddi bir adıma vesile oldu. Kendisine ve Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna çok teşekkür ediyorum. Şimdi, özellikle 1864 yılında Kafkaslara yönelik Rus zulmünden kaçan yüz binlerce Kafkasyalı Müslüman göçmeninin Trabzon'a gelirken getirdikleri veba salgınını engellemek amaçlı sağlık kontrollerinin yapıldığı ve Trabzon sağlık tarihi açısından değer taşıyan bu yapının korunarak, karantina kavramıyla çok iç içe olduğumuz bu zamanlarda turizme açılması gerekmektedir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.