Uzun zamandır İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun beden dilini, vücut kimyasını ve psikanalizini etüd etmekteyiz.
Bir Trabzon'lu olarak; vatan haini olmadığı sürece, nerede olursa olsun her Trabzon'lu kardeşimizin başarısı, bizi sadece mutlu eder.
Ekrem İmamoğlu'nun son 3 yıllık performansının ilk yola çıktığı ana göre biraz güç kaybettiğini, İstanbullu'nun hayâl ettiği ile yaşadığının arasında farklar olduğunu, İstanbul'da yaşayan birisi olarak gözlemleyebildim.
Zira bunun dinamiklerinden birisi de Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yerine, devlet başkanlığına odaklanması; aklını, enerjisini, mesaisini ve muhabbetini sadece İstanbul'a vermesi gerekirken; aklının Diyarbakır, Güneydoğu, İzmir, Anadolu vb. başka bölgelerde olmasındandır.
Bu da İstanbul'a hizmet etmesini ve İstanbul'u yönetmesini inanılmaz derecede baltalamakta...
Sel zamanı Bodrum'da olabilir, tesadüftür dedik...!
Tayyip Erdoğan 6 saat uyurken, o 10 saat kadar uyuyabilir; tercihtir dedik...!!!
Deprem zamanı kayak yapabilir çok çalıştı, yorulmuştur dedik.
Ama karın ortasında kriz masasını terketmesi ve İngiliz büyükelçi ile balık sohbeti; İstanbulluları çok kızdırdı ve şık durmadı açıkçası...
Yollar kapandı, arabalar - tırlar yollarda kaldı, belediyenin tuzlama araçları bozuldu ve trafiği daha da tıkandı ve son 5 yılın en büyük kar yağışında, stokta ki 180 milyon ton tuzun sadece 80 milyonu kullanılınca ve hayat bizim için tam anlamıyla felç olunca; bu balık zamanlaması hiç de iyi olmadı dedirtti!!!
Gözlemini yaptığımız bir diğer husus ta şu ki,
Zaman zaman Tayyip Erdoğan'ı ve Süleyman Soylu'yu agresif oldukları, fazla tepki verdikleri hususunda eleştiriyoruz.
Lâkin Ekrem İmamoğlu'nun da en ufak eleştiriye, farklı sese ve yoruma; taksiciler sorunu vb. olaylarda ki aşırı tepkisi gibi reaksiyonlarla ve TV programlarında ki hararetli, ses tonu yüksek anlatım dili ve tarzı ile tecrübe etmiş olduk...
Ve olayın uluslararası analizi?
İngiltere'nin Anglosaksonlar tarafından kurulduğu tarihten beri devletlerin iç işlerine karıştıklarını ve yönetimlerini şekillendirmeye çalıştıklarını biliriz...
Bkz. Amerika, Hong Kong, Hindistan, Mısır ve Afrika örnekleri...
Sayın Ekrem İmamoğlu öyle bir özgüvenli ve sanki arkasında belli başlı bazı güçler varmış gibi umursamaz, toleranssız, uzlaşmadan uzak, dediğim dedik ve hararetli bir tarz sergiliyor ki; "Mİ ACABA" demekten kendimizi alamıyoruz...
Kaldı ki Amerikan büyükelçisi de; yeni görevine atanır atanmaz, soluğu İmamoğlu'nun yanında aldı. Neden acaba??
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün bütün dünyayı karşısına alarak, ne pahasına olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti içinden ve tam bağımsız bir CHP başkanı olarak çıkmasına ve " Misak-ı Milli sınırları içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez" vasiyetiyle; siyasetin ve iktidarın yolunu Ankara olarak göstermesine rağmen; İngiltere ve dış güçlere tamahkâr ve iktidarın yolunun Diyarbakır'dan geçtiğini işaret eden şu an ki CHP ve sayın imamoğlu’nun olduğu durum bizleri sadece üzer!!!
Bütün iyi niyetimizle ve bir Trabzon'lu olarak; Sn. İmamoğlu'nun böyle bir oluşumda asla yer almayacağını ve bunun bir tesadüf olduğunu ummaktayız...
Şunu sevgili İmamoğlu bilsin..
İstanbul’da İmamoğlu’nu başkan yapan, kürt oylar değildir. İstanbul’da İmamoğlu’nu başkan yapan, Esenler belediye başkanın Trabzonluları derinden üzen sözlerinden sonra, 17 yıldır Tayyip Erdoğan’a oy veren Trabzonluların tepki oylarıdır. O oylar bir daha İmamoğlu’na gider mi?
Selâm ve muhabbetle sevgiler&saygılar