deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ bahis siteleri casino siteleri

Ümit Çebi
Köşe Yazarı
Ümit Çebi
 

OSMANLI'DA HAYRAN OLACAĞINIZ 11 İNCELİK

   1- Osmanlı'da şehirler kurulurken:  ÷"Nasıl‘ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak dalga dalga dağılır."  Şehri kurarken‘de ilk önce bir Camii-Mescit yapılır.  ÷ Daha sonra etrafına halka halka evler ve işyerleri yapılırdı. ÷ Medreseler inşâ edilirkende aynı yaklaşım sergilenirdi.  2- Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa, benim evimde hasta var.  ÷ Buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti.  Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa,  ÷ Bu evde evlilik çağına gelmiş genç kız vardır.  ÷ Buradan geçerken,  konuşmalarınıza dikkat edin;  ÷ Ölçülü konuşun anlamına geliyordu.  3- Burası bir imtihan dünyası ve hayat geçiçiydi.   ÷ Fani dünyada yüzyıllar boyu bu evlere sahip olunamazdı. Onun için evlerin duvarlarına; ÷ ”YA MALİK'ÜL MÜLK” yazarlardı. ÷ ”Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir, bizse emanetcin.”  ÷ Anlamına gelmekteydi. Aynı manâyı Kabir Taşlarına işlemişlerdi. En üste "Besmele ve Ya Baqî" yazdırılır; ÷ Bu ise geride kalanlara; ÷ "BAKî OLANIN YALNIZ ALLAH" olduğunu, ÷ "ZAT'INDAN GAYRI HER ŞEYİNSE FANÎ" olduğunu ihtar ederdi.  4- Kapı tokmağında; ”Y FETTAH ” yazılıydı.  ÷ Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi.  Şimdi ise birçok işyerlerinde kapılarda, ÷ ”İTİNİZ” yazıyor.  ÷ Bu da medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.  5- İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”ışığı yak” demezlerdi.  ÷ Çünkü  yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine ”ışığı uyandır” denilirdi. Gece yatacakları vakit ise; ”Işığı-mumu söndür” demezlerdi.  ÷ Çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için, ”Işığı dinlendir” denilirdi.  6- Alemlere rahmet Peygamber-i Zî Şân'ımız 63 yaşında Dâr-ı Bekâ'ya irtihal etdikleri için;  ÷ Yaşını soran birine,  ÷ Şayet bu yaşı aşdı ise, Rasulullah'a hurmeten; ÷ "Biz haddi aşanlardanız" derdi.   7- Eve müsafir geldiği zaman,  Müsafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil‘de içeriye dönük yaparlardı.  ÷ Bunun anlamı ise,  ÷ ”Biz sizin müsafirliğinizden memnun kaldık,  ÷ Evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” idi.  8- Müsafire kahvenin yanında su  ikram ederlerdi.  ÷ Eğer müsafir aç ise; ÷ İlk önce suyu,  ÷ Tok ise kahveyi alırdı.  ÷ Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen müsafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazi bir sofra hazırlardı.  ÷ Müsafirin karnını doyururdu.  9- Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli içiçe iki tokmaktan oluşurdu.  ÷ Aslan başlı kalın ses,  ÷ Çiçek motifli ise ince ses çıkarırdı.  Böylece eve kimin geldiği anlaşılır, ÷ Kapıyı tok sesle vuran müsafir erkek olduğu için; ÷ Kapıyı evdeki erkek açar,  ÷ Tiz sesle vuran bayan olduğu içinse; ÷ Kapıyı evdeki bayan açardı.  10- Abdest almak isteyen birisi, "ABDESTİMİ TAZELEYECEĞİM" derdi.  ÷ Bununla aslında her zaman abdestli olmanın güzelliğini ve; ÷  Ne zaman geleceği belli olmayan ECELe hazırlıklı olmayı telkin ederdi. 11- Evde kimse ayakta yemek yemezdi.  Çocuklar bile. ÷ Önce eller yıkanır,  "Sofraya hep birlikte oturulurdu."  ÷ Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı.  ÷ Evin en büyüğü yemeğe başlarken, ÷ Herkesin hatırlaması için, duyulacak kadar sesle besmele çekerdi.  Sofradan kalkerken; ÷ ”Hayırların fethi,  ÷ Şerlerin def'i" ve  ÷ "Yüce YARADAN'a şükür" için; ÷ Yemek duası okunur, Fatiha Suresi ile amin denirdi. Rabb-i  Rahîm'imiz Tüm Ecdadımıza Ganî Gani Rahmet Eylesin... Amîn.Sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Ümit çebi umitcebi@hotmail.com
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2021 - Salı

OSMANLI'DA HAYRAN OLACAĞINIZ 11 İNCELİK

 

 1- Osmanlı'da şehirler kurulurken: 
÷"Nasıl‘ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak dalga dalga dağılır." 
Şehri kurarken‘de ilk önce bir Camii-Mescit yapılır. 
÷ Daha sonra etrafına halka halka evler ve işyerleri yapılırdı.
÷ Medreseler inşâ edilirkende aynı yaklaşım sergilenirdi.

 2- Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa, benim evimde hasta var. 
÷ Buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti. 
Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa, 
÷ Bu evde evlilik çağına gelmiş genç kız vardır. 
÷ Buradan geçerken,  konuşmalarınıza dikkat edin; 
÷ Ölçülü konuşun anlamına geliyordu.

 3- Burası bir imtihan dünyası ve hayat geçiçiydi.  
÷ Fani dünyada yüzyıllar boyu bu evlere sahip olunamazdı.
Onun için evlerin duvarlarına;
÷ ”YA MALİK'ÜL MÜLK” yazarlardı.
÷ ”Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir, bizse emanetcin.” 
÷ Anlamına gelmekteydi.
Aynı manâyı Kabir Taşlarına işlemişlerdi.
En üste "Besmele ve Ya Baqî" yazdırılır;
÷ Bu ise geride kalanlara;
÷ "BAKî OLANIN YALNIZ ALLAH" olduğunu,
÷ "ZAT'INDAN GAYRI HER ŞEYİNSE FANÎ" olduğunu ihtar ederdi.

 4- Kapı tokmağında;
”YÂ FETTAH ” yazılıydı. 
÷ Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi. 
Şimdi ise birçok işyerlerinde kapılarda,
÷ ”İTİNİZ” yazıyor. 
÷ Bu da medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.

 5- İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”ışığı yak” demezlerdi. 
÷ Çünkü  yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine ”ışığı uyandır” denilirdi.
Gece yatacakları vakit ise;
”Işığı-mumu söndür” demezlerdi. 
÷ Çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için,
”Işığı dinlendir” denilirdi.

 6- Alemlere rahmet Peygamber-i Zî Şân'ımız 63 yaşında Dâr-ı Bekâ'ya irtihal etdikleri için; 
÷ Yaşını soran birine, 
÷ Şayet bu yaşı aşdı ise, Rasulullah'a hurmeten;
÷ "Biz haddi aşanlardanız" derdi. 

 7- Eve müsafir geldiği zaman, 
Müsafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil‘de içeriye dönük yaparlardı. 
÷ Bunun anlamı ise, 
÷ ”Biz sizin müsafirliğinizden memnun kaldık, 
÷ Evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” idi.

 8- Müsafire kahvenin yanında su  ikram ederlerdi. 
÷ Eğer müsafir aç ise;
÷ İlk önce suyu, 
÷ Tok ise kahveyi alırdı. 
÷ Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen müsafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazi bir sofra hazırlardı. 
÷ Müsafirin karnını doyururdu.

 9- Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli içiçe iki tokmaktan oluşurdu. 
÷ Aslan başlı kalın ses, 
÷ Çiçek motifli ise ince ses çıkarırdı. 
Böylece eve kimin geldiği anlaşılır,
÷ Kapıyı tok sesle vuran müsafir erkek olduğu için;
÷ Kapıyı evdeki erkek açar, 
÷ Tiz sesle vuran bayan olduğu içinse;
÷ Kapıyı evdeki bayan açardı.

 10- Abdest almak isteyen birisi, "ABDESTİMİ TAZELEYECEĞİM" derdi. 
÷ Bununla aslında her zaman abdestli olmanın güzelliğini ve;
÷  Ne zaman geleceği belli olmayan ECELe hazırlıklı olmayı telkin ederdi.

11- Evde kimse ayakta yemek yemezdi. 

Çocuklar bile.
÷ Önce eller yıkanır, 
"Sofraya hep birlikte oturulurdu." 
÷ Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı. 
÷ Evin en büyüğü yemeğe başlarken,
÷ Herkesin hatırlaması için, duyulacak kadar sesle besmele çekerdi. 
Sofradan kalkerken;
÷ ”Hayırların fethi, 
÷ Şerlerin def'i" ve 
÷ "Yüce YARADAN'a şükür" için;
÷ Yemek duası okunur, Fatiha Suresi ile amin denirdi.

Rabb-i  Rahîm'imiz Tüm Ecdadımıza Ganî Gani Rahmet Eylesin... Amîn.Sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

Ümit çebi
umitcebi@hotmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.